Cumhuriyet’ten önce Türkler ve Yahudiler yaşamlarını Kemeraltı civarında sürdürüyorlardı. Cumhuriyet’ten sonra, İzmir’in yeni burjuva sınıfını oluşturan bazı doktorlar, avukatlar, tüccarlar ve üst düzey bürokratlar, Karantina ile Güzelyalı arasındaki kıyı şeridi üstünde, özellikle de Sadıkbey semtinde yerleştiler. Bu ailelerin büyük bir bölümü, yaşadıkları köşklerin ve yalıların sahipleriydiler. Semtte kiracı olarak oturanların sayısı çok fazla değildi.
Bugün, o eski Sadıkbey yok… O eski yalılar yok… O eski aileler de yok… Sadıkbey, şimdilerde kimliksiz bir semt… Rengi solmuş bir fotoğraf karesi… Belleklerden silinmeye başlayan bir imge… Unutulmaya yüz tutmuş bir tarih… Eski semt sakinleri için bir özlem… Yeni semt sakinleri için ise, bir tramvay durağının adından öte bir şey değil…
İşte bu kitabın yazılmasındaki amaç; fotoğraflardan, anılardan ve bunları destekleyen belgelerden yararlanarak kent belleğinin oluşmasına katkıda bulunmak, unutulmaya başlanan bir semt tarihini canlı tutmak, gelecek kuşaklara semtin bu dramatik dönüşümünü anımsatmaktır.
Cumhuriyet’ten önce Türkler ve Yahudiler yaşamlarını Kemeraltı civarında sürdürüyorlardı. Cumhuriyet’ten sonra, İzmir’in yeni burjuva sınıfını oluşturan bazı doktorlar, avukatlar, tüccarlar ve üst düzey bürokratlar, Karantina ile Güzelyalı arasındaki kıyı şeridi üstünde, özellikle de Sadıkbey semtinde yerleştiler. Bu ailelerin büyük bir bölümü, yaşadıkları köşklerin ve yalıların sahipleriydiler. Semtte kiracı olarak oturanların sayısı çok fazla değildi.
Bugün, o eski Sadıkbey yok… O eski yalılar yok… O eski aileler de yok… Sadıkbey, şimdilerde kimliksiz bir semt… Rengi solmuş bir fotoğraf karesi… Belleklerden silinmeye başlayan bir imge… Unutulmaya yüz tutmuş bir tarih… Eski semt sakinleri için bir özlem… Yeni semt sakinleri için ise, bir tramvay durağının adından öte bir şey değil…
İşte bu kitabın yazılmasındaki amaç; fotoğraflardan, anılardan ve bunları destekleyen belgelerden yararlanarak kent belleğinin oluşmasına katkıda bulunmak, unutulmaya başlanan bir semt tarihini canlı tutmak, gelecek kuşaklara semtin bu dramatik dönüşümünü anımsatmaktır.