Günümüzde “sağlıklı yaşam” ve “sağlık ideolojisi” içinde kurulu düzen, kendi iktidarını meşrulaştırmakta, insanın toplumsal ve biyolojik varlığına yönelik denetim, tahakküm ve gözetimini sağlık ideolojisi ve örgütlenmesi aracılığıyla kabul edilebilir kılmaktadır. Burada bizim eleştirimiz bilime, insan sağlığının iyileştirilmesi, planlanması ve düzenlenmesine değildir. Batı modern bilimini ve sağlık örgütlenmesinin sınırlılıklarını aşmak yerine bilimsel sistemden vazgeçmek, başka düzeyde yeni bir yanlışa geçmeye neden olmaktadır. Eleştiri bilime değil, insan sağlığının korunması ve iyileştirilmesine yönelik bilgilerin, bilimsellik kılıfı altında başka çıkarlar için kullanılmasınadır.
Bu çalışma, egemen sağlık anlayışına, onun üretim merkezine ve mantığına bir itiraz niteliğindedir. Bilimin amacı dışında kullanımı, toplum çıkarına değil belli merkezler yararına işletilmesi, sorunun kaynağını oluşturmaktadır. Modern bilim/tıp anlayışı ve sağlık sistemindeki uygulamaları, Batı çıkarları tarafından örgütlendiği için belirgin açmazlar barındırmaktadır. Bu açmazları aşmak, ancak yeni ve insanlığın genel değerlerini gözeten kuşatıcı bir siyaset içinde yer alacak bir sağlık sistemiyle mümkündür.
Söz konusu siyaset, mevcut sömürü düzeninin kurucu ve işleticisi Batı’dan değil, bunun mağduru olan toplumlardan gelecektir. Geçmişte bir dünya düzeni ortaya koymuş bir tarihin mirasçıları olarak bu önerinin Anadolu coğrafyasından çıkması, tarihsel birikim ve sorumluluğumuzun gereğidir.
Günümüzde “sağlıklı yaşam” ve “sağlık ideolojisi” içinde kurulu düzen, kendi iktidarını meşrulaştırmakta, insanın toplumsal ve biyolojik varlığına yönelik denetim, tahakküm ve gözetimini sağlık ideolojisi ve örgütlenmesi aracılığıyla kabul edilebilir kılmaktadır. Burada bizim eleştirimiz bilime, insan sağlığının iyileştirilmesi, planlanması ve düzenlenmesine değildir. Batı modern bilimini ve sağlık örgütlenmesinin sınırlılıklarını aşmak yerine bilimsel sistemden vazgeçmek, başka düzeyde yeni bir yanlışa geçmeye neden olmaktadır. Eleştiri bilime değil, insan sağlığının korunması ve iyileştirilmesine yönelik bilgilerin, bilimsellik kılıfı altında başka çıkarlar için kullanılmasınadır.
Bu çalışma, egemen sağlık anlayışına, onun üretim merkezine ve mantığına bir itiraz niteliğindedir. Bilimin amacı dışında kullanımı, toplum çıkarına değil belli merkezler yararına işletilmesi, sorunun kaynağını oluşturmaktadır. Modern bilim/tıp anlayışı ve sağlık sistemindeki uygulamaları, Batı çıkarları tarafından örgütlendiği için belirgin açmazlar barındırmaktadır. Bu açmazları aşmak, ancak yeni ve insanlığın genel değerlerini gözeten kuşatıcı bir siyaset içinde yer alacak bir sağlık sistemiyle mümkündür.
Söz konusu siyaset, mevcut sömürü düzeninin kurucu ve işleticisi Batı’dan değil, bunun mağduru olan toplumlardan gelecektir. Geçmişte bir dünya düzeni ortaya koymuş bir tarihin mirasçıları olarak bu önerinin Anadolu coğrafyasından çıkması, tarihsel birikim ve sorumluluğumuzun gereğidir.