Ali Revnakî tarafından kaleme alınan ve Molla Câmî’nin Divan mukaddimesinin şerhinden ibaret olan Revnaku’ş-Şuarâ, Câmî’nin bir tür “şiir savunması” gibidir. Şiirin hangi amaçla söylenirse söylensin “edeb”i gözetmesi gerektiğini söyleyen Molla Câmî için bir derdi ve meselesi olmayan şiir boş yere söylenmiştir. Ona göre, “Allah’ın arşının altında hazineleri vardır ve şairlerin lisanları bu hazinelerin anahtarıdır” hadisinde zikredilen hazineler Allah’ın rahmetidir ve şairler de Allah’a hamd ve şükretmeye teşvik eden sözleriyle kilidin hazineyi ortaya çıkarması gibi Allah’ın rahmetinin yeryüzüne saçılmasına sebep olurlar.
Ali Revnakî tarafından kaleme alınan ve Molla Câmî’nin Divan mukaddimesinin şerhinden ibaret olan Revnaku’ş-Şuarâ, Câmî’nin bir tür “şiir savunması” gibidir. Şiirin hangi amaçla söylenirse söylensin “edeb”i gözetmesi gerektiğini söyleyen Molla Câmî için bir derdi ve meselesi olmayan şiir boş yere söylenmiştir. Ona göre, “Allah’ın arşının altında hazineleri vardır ve şairlerin lisanları bu hazinelerin anahtarıdır” hadisinde zikredilen hazineler Allah’ın rahmetidir ve şairler de Allah’a hamd ve şükretmeye teşvik eden sözleriyle kilidin hazineyi ortaya çıkarması gibi Allah’ın rahmetinin yeryüzüne saçılmasına sebep olurlar.