Saklambaç

Stok Kodu:
9786054603640
Boyut:
12x18
Sayfa Sayısı:
199
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2013-10
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
%20 indirimli
180,00TL
144,00TL
Taksitli fiyat: 9 x 17,60TL
Temin süresi 2-5 gündür.
9786054603640
1125496
Saklambaç
Saklambaç
144.00

“Ahmet Amca onları mağaraya sakladı. Diğer sağ kalanlarla orada buluştular. Komşu köyün insanlarıyla. Gökten mermiler o zaman yağdı. Kimisi mağarada kalmayı tercih etti, kimisi yürümeyi, devam etmeyi. Hayatta kalanlar bir tren istasyonuna kadar gidebildi; istasyonsa başka yollar demekti. Uzun, çok uzun sürdü yolculuk. Nedense aklında en çok o sarı vaşak kaldı. Belki bu yüzden, sonraki hayatı o kedi benzeri vaşağın ona çizdiği yol oldu. Hem var, hem yok. Benim dedemdi o. Ne tuhaf değil mi, hayatını hiçbir kitap yazmadı.”

“Gerçek yorar insanı. Yalandan beslenenleri ürkütmemek lazım! Yalan, bu dünyada gerçeğin kendisinden daha hükümlüdür,” diyor Funda'nın dedesi Sami Bey. Her şey, istenilen “çerçevede” cevaplanmamış bir sınav sorusuyla başlıyor ve umulmadık bir anda beliren bir suç şüphesi, ortalığıbir günde birbirine katıyor. Funda, içinde yaşadığı tüm bu okul, aile ve kimlik cenderesinden bir çıkış
yolu ararken, sessizce es geçilmeye çalışılmış bir geçmişin silik ayak izlerini takip ediyor. Bu yol, izlenme rekorları kıran bir televizyon programının AVM'den bozma stüdyosuyla kesiştiğindeyse, belleğin zamansız ve kuralsız oyunları başlıyor.

Unutturulmak istenmiş gerçekler, medya uyuşturucusunda çözünmeye bırakılmış acılar... Bazen tatsız bir oyun, bu saklambaç. Hele ki senden istenen, hafızanı susturmansa. Müge İplikçi, resmi söylemlerin kalın perdesiyle ihlal edilen gerçeklerin izini sürerken, birbiriyle kavgalı iki dönemin arasına sıradışı bir bellek koridoru açıyor.

“Ahmet Amca onları mağaraya sakladı. Diğer sağ kalanlarla orada buluştular. Komşu köyün insanlarıyla. Gökten mermiler o zaman yağdı. Kimisi mağarada kalmayı tercih etti, kimisi yürümeyi, devam etmeyi. Hayatta kalanlar bir tren istasyonuna kadar gidebildi; istasyonsa başka yollar demekti. Uzun, çok uzun sürdü yolculuk. Nedense aklında en çok o sarı vaşak kaldı. Belki bu yüzden, sonraki hayatı o kedi benzeri vaşağın ona çizdiği yol oldu. Hem var, hem yok. Benim dedemdi o. Ne tuhaf değil mi, hayatını hiçbir kitap yazmadı.”

“Gerçek yorar insanı. Yalandan beslenenleri ürkütmemek lazım! Yalan, bu dünyada gerçeğin kendisinden daha hükümlüdür,” diyor Funda'nın dedesi Sami Bey. Her şey, istenilen “çerçevede” cevaplanmamış bir sınav sorusuyla başlıyor ve umulmadık bir anda beliren bir suç şüphesi, ortalığıbir günde birbirine katıyor. Funda, içinde yaşadığı tüm bu okul, aile ve kimlik cenderesinden bir çıkış
yolu ararken, sessizce es geçilmeye çalışılmış bir geçmişin silik ayak izlerini takip ediyor. Bu yol, izlenme rekorları kıran bir televizyon programının AVM'den bozma stüdyosuyla kesiştiğindeyse, belleğin zamansız ve kuralsız oyunları başlıyor.

Unutturulmak istenmiş gerçekler, medya uyuşturucusunda çözünmeye bırakılmış acılar... Bazen tatsız bir oyun, bu saklambaç. Hele ki senden istenen, hafızanı susturmansa. Müge İplikçi, resmi söylemlerin kalın perdesiyle ihlal edilen gerçeklerin izini sürerken, birbiriyle kavgalı iki dönemin arasına sıradışı bir bellek koridoru açıyor.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat