“Sana bu kitabı; her şey için bir açıklama, doğru yolu gösteren bir rehber, bir rahmet ve müslümanlar için bir müjde olarak indirdik.” (Nahl 16/89)
Tasavvuf düşüncesinin İslam âleminde kurumsallaşmasıyla birlikte inananlar, gerçek bilgiye akılları ile değil; velilerin, şeyhlerin, sufilerin aklı ile ulaşabileceklerine inandırılmış ve Kur'an hayatın dışına itilmiş, âyetler saklanarak karartılmış, bir anlamda pasifize edilmiştir.
Kurdun kuzu postuna bürünmesi gibi, tasavvuf da “şirk” olan anlayışını İslam postuna bürüyerek halka sunmuştur. Dinimizi bir virüs gibi saran, içten içe çürüten emperyalizmin keşif kolu olan bu paralel yapılanmalar, İslam'ın hayatın her alanında hakim olmasına karşı direniş göstermişlerdir. Bugün de hadisler, menkıbeler ve keramet inancıyla toplumun vahiyle buluşması engelleniyor, âyetleri nasih-mensuh ve tarihsel gibi kategorize ederek gündemimizden çıkarmaya gayret ediyorlar.
Onlar bu şekilde çalışadursun, siz Kur'an'ı inadına ana dilinizde okuyun, yoksa canınıza okurlar!
“Sana bu kitabı; her şey için bir açıklama, doğru yolu gösteren bir rehber, bir rahmet ve müslümanlar için bir müjde olarak indirdik.” (Nahl 16/89)
Tasavvuf düşüncesinin İslam âleminde kurumsallaşmasıyla birlikte inananlar, gerçek bilgiye akılları ile değil; velilerin, şeyhlerin, sufilerin aklı ile ulaşabileceklerine inandırılmış ve Kur'an hayatın dışına itilmiş, âyetler saklanarak karartılmış, bir anlamda pasifize edilmiştir.
Kurdun kuzu postuna bürünmesi gibi, tasavvuf da “şirk” olan anlayışını İslam postuna bürüyerek halka sunmuştur. Dinimizi bir virüs gibi saran, içten içe çürüten emperyalizmin keşif kolu olan bu paralel yapılanmalar, İslam'ın hayatın her alanında hakim olmasına karşı direniş göstermişlerdir. Bugün de hadisler, menkıbeler ve keramet inancıyla toplumun vahiyle buluşması engelleniyor, âyetleri nasih-mensuh ve tarihsel gibi kategorize ederek gündemimizden çıkarmaya gayret ediyorlar.
Onlar bu şekilde çalışadursun, siz Kur'an'ı inadına ana dilinizde okuyun, yoksa canınıza okurlar!