“Sâlih insan'', dünya yaratıldığından beri bütün zaman ve mekânların meselesi olduğu gibi, kıyamete kadar da cemiyetlerin tek ve değişmez projesinin adı olacaktır. Bu konu, din ve kültür ayrımı yapılmaksızın böyledir. Yani her din ve kültürün mensupları, kendi sâlihlerini yetiştirerek kendilerince kurtuluşu aramış olurlar.
Bu iddiamızın kaynak ve şahidleri; İlâhî Kitaplar, Peygamberlerin hayatları tarih ve yaşamakta olduğumuz hayatın bizzat kendisidir.
İnsan “sâlih” olacak ki, aile sâlih olsun, aile sâlih olacak ki, toplum (mahalle, köy, kent, ülke ve dünya) sâlih olsun.
İlmin, teknolojinin, keşif ve buluşların salâh ve felah için kullanılması, yani bunların dünyanın tahribine değil, imarına hizmet etmesinin; yine ancak ve sadece “sâlih insan”la olacağı bedihi bir hakikattir.
“Sâlih insan'', dünya yaratıldığından beri bütün zaman ve mekânların meselesi olduğu gibi, kıyamete kadar da cemiyetlerin tek ve değişmez projesinin adı olacaktır. Bu konu, din ve kültür ayrımı yapılmaksızın böyledir. Yani her din ve kültürün mensupları, kendi sâlihlerini yetiştirerek kendilerince kurtuluşu aramış olurlar.
Bu iddiamızın kaynak ve şahidleri; İlâhî Kitaplar, Peygamberlerin hayatları tarih ve yaşamakta olduğumuz hayatın bizzat kendisidir.
İnsan “sâlih” olacak ki, aile sâlih olsun, aile sâlih olacak ki, toplum (mahalle, köy, kent, ülke ve dünya) sâlih olsun.
İlmin, teknolojinin, keşif ve buluşların salâh ve felah için kullanılması, yani bunların dünyanın tahribine değil, imarına hizmet etmesinin; yine ancak ve sadece “sâlih insan”la olacağı bedihi bir hakikattir.