“Eğer siz bir Türkseniz, Sakarya nehrini görmemiş olsanız bile, adını mutlaka duymuş olacaksınız. Çünkü Sakarya yalnız bir nehir ismi olmakla kalmaz, o, kanlı bir muharebenin adıdır da.
İşte ben size o muharebe günleri arasına karışan, yıllardan beri unutulup kalan bir menkıbecik anlatmak istiyorum. Sakarya muharebesi bu, hangi gününü karıştırırsınız da buna benzer binlerce irili, ufaklı kahramanlık menkıbelerine şahit olmazsınız. Zaten Sakarya biraz da bu ve bunlar değil midir?”
Hamdi Rıza Çaydam Şamandıra'da; Çanakkale'den Kurtuluş Savaşı'na oradan Cumhuriyet'in ilk yıllarına uzanan dönem manzaraları sunuyor okuruna. Kazanılması neredeyse imkânsız savaşların korkusuz neferleri, onurlu komutanları, her şeye rağmen ayakta kalmayı başarmış insanları onun gerçekçi, samimi ve canlı üslubuyla hayat buluyor, pek fazla uzak kalmayan bir geçmişten ses veriyorlar bize. Onlar ki; o kadar adsız o kadar kahramandılar.
“Eğer siz bir Türkseniz, Sakarya nehrini görmemiş olsanız bile, adını mutlaka duymuş olacaksınız. Çünkü Sakarya yalnız bir nehir ismi olmakla kalmaz, o, kanlı bir muharebenin adıdır da.
İşte ben size o muharebe günleri arasına karışan, yıllardan beri unutulup kalan bir menkıbecik anlatmak istiyorum. Sakarya muharebesi bu, hangi gününü karıştırırsınız da buna benzer binlerce irili, ufaklı kahramanlık menkıbelerine şahit olmazsınız. Zaten Sakarya biraz da bu ve bunlar değil midir?”
Hamdi Rıza Çaydam Şamandıra'da; Çanakkale'den Kurtuluş Savaşı'na oradan Cumhuriyet'in ilk yıllarına uzanan dönem manzaraları sunuyor okuruna. Kazanılması neredeyse imkânsız savaşların korkusuz neferleri, onurlu komutanları, her şeye rağmen ayakta kalmayı başarmış insanları onun gerçekçi, samimi ve canlı üslubuyla hayat buluyor, pek fazla uzak kalmayan bir geçmişten ses veriyorlar bize. Onlar ki; o kadar adsız o kadar kahramandılar.