Dört bin yıldan daha fazla zamana Batı Asya’nın geniş toprakları üzerinde yayılan Sami halkları, coğrafi yakınlık ve kültürel etki nedeniyle, Sümer ve Akad, Babil ve Asur’un gelişmiş ve zengin uygarlığı ile temasa geçmiştir.ini ve mitolojik birçok kavramı ve inancı, bu kaynaklardan ödünç almıştır. Sümer-Babilliler, kendi uygarlıklarını eski Kenanlı, Suriyeli, Fenikeli, Moablı ve Arami kültlerinin tam ortasında kurmuşlardır. Sami halkların tanrılarının mitolojik yönleri, Sümer ve Akad’ın büyük tapınaklarında öğretilen ilkeler tarafından şekillendirilmiş ve değişime uğramıştır. Efsane ve destanlarının, neredeyse tamamen Sümer-Babil kökenli olduğu bilinmektedir.
Sami halkların mitolojisi zengin ve geniş bir konudur. Babil, Arabistan, Antik İsrail, Fenike ve Suriye’yi kapsar. Yeryüzünün üç büyük dini olan Musevilik, Hıristiyanlık ve Müslümanlığın ortaya çıktığı topraklar üzerindeki aynı kökenli halkların mitolojisi ve dinine ait çalışmanın önemi büyüktür. Hayatının büyük bölümünde Antik Babil’in yazılı kaynaklarını inceleyen Langdon, bu geniş alanı ele alıyor ve okuyucuya büyük bir bilgi kaynağı sunuyor.
Dört bin yıldan daha fazla zamana Batı Asya’nın geniş toprakları üzerinde yayılan Sami halkları, coğrafi yakınlık ve kültürel etki nedeniyle, Sümer ve Akad, Babil ve Asur’un gelişmiş ve zengin uygarlığı ile temasa geçmiştir.ini ve mitolojik birçok kavramı ve inancı, bu kaynaklardan ödünç almıştır. Sümer-Babilliler, kendi uygarlıklarını eski Kenanlı, Suriyeli, Fenikeli, Moablı ve Arami kültlerinin tam ortasında kurmuşlardır. Sami halkların tanrılarının mitolojik yönleri, Sümer ve Akad’ın büyük tapınaklarında öğretilen ilkeler tarafından şekillendirilmiş ve değişime uğramıştır. Efsane ve destanlarının, neredeyse tamamen Sümer-Babil kökenli olduğu bilinmektedir.
Sami halkların mitolojisi zengin ve geniş bir konudur. Babil, Arabistan, Antik İsrail, Fenike ve Suriye’yi kapsar. Yeryüzünün üç büyük dini olan Musevilik, Hıristiyanlık ve Müslümanlığın ortaya çıktığı topraklar üzerindeki aynı kökenli halkların mitolojisi ve dinine ait çalışmanın önemi büyüktür. Hayatının büyük bölümünde Antik Babil’in yazılı kaynaklarını inceleyen Langdon, bu geniş alanı ele alıyor ve okuyucuya büyük bir bilgi kaynağı sunuyor.