Batılı sanat nazariyelerinin cazibesine kapılarak, onlar sayesinde bir yeteneksizliğin içinden ısrarla bir yeterliliğe ulaşma yanılgımızın inancımızla şekillenen (apriori şekillenmesi gereken) zihniyetimizle ne denli bağdaşıp bağdaşmadığını yeniden sorgulamak zorundayız.
Bu konuda asıl (öz) zihniyetimizi dikkate almayıp “artık dünya değişti, Batı’dakinin cazibesi daha yüksek” diyerek son yüzyıldır var olan taklitçiliğe devam edersek gerçekte inancımızın dışında bir şeyi seçmiş olup olmayacağımızı, bir tür çifte standart içinde hareket edip etmeyeceğimizi de kendimize sormak zorundayız. Çünkü yapmaya çalıştığımız sanatın niteliği, onu kuran düşüncede gizlidir.
Ömer Lekesiz’in kaleminden sanata, fikriyata, kültür hayatına hatta edebiyata dair kuşatıcı ve uyandırıcı yazılar. “Nerede hata yapılıyor? Bakış açısı nasıl sorunlu hâle geldi? Sanat gerçekte nedir?” gibi soruları düşündürten Lekesiz, “Sanat bizim neyimize” demekten de bizi kurtarmaya çalışıyor.
Batılı sanat nazariyelerinin cazibesine kapılarak, onlar sayesinde bir yeteneksizliğin içinden ısrarla bir yeterliliğe ulaşma yanılgımızın inancımızla şekillenen (apriori şekillenmesi gereken) zihniyetimizle ne denli bağdaşıp bağdaşmadığını yeniden sorgulamak zorundayız.
Bu konuda asıl (öz) zihniyetimizi dikkate almayıp “artık dünya değişti, Batı’dakinin cazibesi daha yüksek” diyerek son yüzyıldır var olan taklitçiliğe devam edersek gerçekte inancımızın dışında bir şeyi seçmiş olup olmayacağımızı, bir tür çifte standart içinde hareket edip etmeyeceğimizi de kendimize sormak zorundayız. Çünkü yapmaya çalıştığımız sanatın niteliği, onu kuran düşüncede gizlidir.
Ömer Lekesiz’in kaleminden sanata, fikriyata, kültür hayatına hatta edebiyata dair kuşatıcı ve uyandırıcı yazılar. “Nerede hata yapılıyor? Bakış açısı nasıl sorunlu hâle geldi? Sanat gerçekte nedir?” gibi soruları düşündürten Lekesiz, “Sanat bizim neyimize” demekten de bizi kurtarmaya çalışıyor.