"Sara: Ahıska’da Bir Ermeni Gelin" büyük bir aşkın ve aynı zamanda büyük bir dramın romanı... Yazar bu yeni romanında kendi ailesinin etrafında gelişen olaylardan hareketle "Ahıska Türklerinin Dramını" ayrıntılarıyla anlatıyor... Büyük büyük dedesi Hasan Ağa’nın oğlu Hüseyin ve onun oğulları Emrah ile Demirkaya’nın hayatları ve Sara ile Mürsel’in aşkları, hayatları hakkında bir yolculuğa çıkarıyor okuyucuları... Hikâye ve kahramanlar gerçektir ve yaşanmıştır. Yazar sadece duyduklarını, hayal gücü ile yaratmaya ve kurgulamaya çalıştı.Gevher Demirkaya Aktaş şunları söylüyor: "Bizden önceki kuşaklar hakkında, çocukluğumdan kulağımda kalanları; babamın son günlerinde anlattıklarıyla ve eski evrak kutularında, sandıklarda yıllarca saklanan belgeleri ve amcamın büyük kızının bana verdiği belgeleri ve fotoğrafları da birleştirince bu kitap çıktı. O kuşakların yaşadıkları yılların bizimkilerle karşılaştırıldığında, çok boğucu, hüzün ve acı dolu olduğunu gördüm. O dönemlerin, felaketler, sarsıntılar ve acılarla yoğrulmuş olduğunu gördüm. Onların çektiği acıları yüreğimde hissettim. Sizlere de hissettirmeye çalıştım..."
"Sara: Ahıska’da Bir Ermeni Gelin" büyük bir aşkın ve aynı zamanda büyük bir dramın romanı... Yazar bu yeni romanında kendi ailesinin etrafında gelişen olaylardan hareketle "Ahıska Türklerinin Dramını" ayrıntılarıyla anlatıyor... Büyük büyük dedesi Hasan Ağa’nın oğlu Hüseyin ve onun oğulları Emrah ile Demirkaya’nın hayatları ve Sara ile Mürsel’in aşkları, hayatları hakkında bir yolculuğa çıkarıyor okuyucuları... Hikâye ve kahramanlar gerçektir ve yaşanmıştır. Yazar sadece duyduklarını, hayal gücü ile yaratmaya ve kurgulamaya çalıştı.Gevher Demirkaya Aktaş şunları söylüyor: "Bizden önceki kuşaklar hakkında, çocukluğumdan kulağımda kalanları; babamın son günlerinde anlattıklarıyla ve eski evrak kutularında, sandıklarda yıllarca saklanan belgeleri ve amcamın büyük kızının bana verdiği belgeleri ve fotoğrafları da birleştirince bu kitap çıktı. O kuşakların yaşadıkları yılların bizimkilerle karşılaştırıldığında, çok boğucu, hüzün ve acı dolu olduğunu gördüm. O dönemlerin, felaketler, sarsıntılar ve acılarla yoğrulmuş olduğunu gördüm. Onların çektiği acıları yüreğimde hissettim. Sizlere de hissettirmeye çalıştım..."