Sanat ürünlerinin geniş tüketici kitlelerine doğrudan ulaşma imkânının bulunmadığı geleneksel dünyada saraylar, sanat patronajının başlıca merkezlerinden biriydi. Osmanlı sarayı da erken dönemden itibaren bilimsel ve sanatsal çalışmalara kapılarını açarak destek sağlamıştır.
Genel karakteri itibariyle bir “şehir” müziği olan Osmanlı dönemi müziğinde sarayın temel rolü nitelikli sanatçı ve eserlerin desteklenmesidir. Saray dışında da müzik faaliyetlerinin var olduğu ve müzisyenlerin önemli bir kısmının geçimini müzik dışı uğraşlardan temin ettiği Osmanlı müzik hayatında sarayın yönlendirici ya da baskılayıcı bir tutumu olmamış, şehirle saray arasındaki geçişken yapı sürdürülmüştür.
Bu temelde kitabın amacı, Osmanlı mûsikî geleneğinde iktidarın ve saray patronajının ne derece etkili olduğunu saptamak ve hâmî-müzisyen ilişkisinin çeşitli yansımalarını bu müziğin zirve dönemlerinden sayılabilecek III. Selim ve II. Mahmud devirleri üzerinden ortaya koymaktır.
Sanat ürünlerinin geniş tüketici kitlelerine doğrudan ulaşma imkânının bulunmadığı geleneksel dünyada saraylar, sanat patronajının başlıca merkezlerinden biriydi. Osmanlı sarayı da erken dönemden itibaren bilimsel ve sanatsal çalışmalara kapılarını açarak destek sağlamıştır.
Genel karakteri itibariyle bir “şehir” müziği olan Osmanlı dönemi müziğinde sarayın temel rolü nitelikli sanatçı ve eserlerin desteklenmesidir. Saray dışında da müzik faaliyetlerinin var olduğu ve müzisyenlerin önemli bir kısmının geçimini müzik dışı uğraşlardan temin ettiği Osmanlı müzik hayatında sarayın yönlendirici ya da baskılayıcı bir tutumu olmamış, şehirle saray arasındaki geçişken yapı sürdürülmüştür.
Bu temelde kitabın amacı, Osmanlı mûsikî geleneğinde iktidarın ve saray patronajının ne derece etkili olduğunu saptamak ve hâmî-müzisyen ilişkisinin çeşitli yansımalarını bu müziğin zirve dönemlerinden sayılabilecek III. Selim ve II. Mahmud devirleri üzerinden ortaya koymaktır.