Kitap Tanıtım Yazısı:
1924’ün bir Eylül gecesi, Walter Benjamin ile Ernest Bloch arasında şafağa kadar süren ateşli bir tartışma yaşanır. Tartışmanın çıkış noktası Ludwig Tieck’in anı, unutma ve suçluluk duygusunu kapsayan bir “takımyıldız” içinde doğrudan dejavu konusuna dokunan, 1797 tarihli Sarışın Eckbert adlı kafa karıştırıcı öyküsüdür. Tieck’in öyküsü Bloch’a göre “dejavunun özellikle saydam bir durumunu gösterirken, Benjamin ondan, tersine, unutulmuş bir arzunun bağlı olduğu unutulma kavramının locus classicus’u olarak söz eder.”
Alman edebiyatında Kunstmärchen (sanat masalı) anlatımını başlatan Ludwig Tieck’in bunun ilk örneğini verdiği; gerçeklik ile fanteziyi, hakikat ile olasılığı birleştirmeye, hayatı şiirsel bir yolla şekillendirmeye ve doğanın özüne dönmeye çalıştığı öyküsünü, Bloch’un bu eserden yola çıkarak kaleme aldığı “Dejavunun İmgeleri” yazısıyla birlikte sunuyoruz.
Kitap Tanıtım Yazısı:
1924’ün bir Eylül gecesi, Walter Benjamin ile Ernest Bloch arasında şafağa kadar süren ateşli bir tartışma yaşanır. Tartışmanın çıkış noktası Ludwig Tieck’in anı, unutma ve suçluluk duygusunu kapsayan bir “takımyıldız” içinde doğrudan dejavu konusuna dokunan, 1797 tarihli Sarışın Eckbert adlı kafa karıştırıcı öyküsüdür. Tieck’in öyküsü Bloch’a göre “dejavunun özellikle saydam bir durumunu gösterirken, Benjamin ondan, tersine, unutulmuş bir arzunun bağlı olduğu unutulma kavramının locus classicus’u olarak söz eder.”
Alman edebiyatında Kunstmärchen (sanat masalı) anlatımını başlatan Ludwig Tieck’in bunun ilk örneğini verdiği; gerçeklik ile fanteziyi, hakikat ile olasılığı birleştirmeye, hayatı şiirsel bir yolla şekillendirmeye ve doğanın özüne dönmeye çalıştığı öyküsünü, Bloch’un bu eserden yola çıkarak kaleme aldığı “Dejavunun İmgeleri” yazısıyla birlikte sunuyoruz.