Sarsıntı, tıpkı bir kelebeğin kanat çırpışının, dünyanın öbür tarafındaki hayatları etkilemesi gibi, aradığı aşkı bulması ile yıllardır kaçtığı geçmişiyle çarpışan psikolog Derin’in hikâyesini anlatıyor.
“Ben Derin. Takvime göre 28 yıl önce dünyaya geldim, ama sadece anne karnından çıkmakla doğmuyor insan. Hayatta bir acının içinden geçince de doğabiliyorsun, kendi içinde başka bir ‘sen’le tanıştığında da. Ve belki de en önemlisi, aşk denen mucize kapını çalıp karşına oturduğunda da yeniden doğmuş gibi hissedebiliyorsun. İşte bu yüzden sana anlatmam gereken bir hikâyem var. Çünkü ben ilk kez âşık oldum ve aşkla yeniden doğmanın bu kadar büyük bir sarsıntı olacağını bilmiyordum...”
Peki etrafındaki herkese dokunmak, yaralarını iyileştirmek için mücadele veren bir kadın, kendi yaralarını sarmadan, dünden kaçarak bugünü yaşayabilir, aşkla dönüşebilir mi? Üstelik geçmiş, şimdiye bu kadar yakınken.
Sevilen yazar Arda Erel, Sarsıntı romanıyla haklı olmak değil sadece mutlu olmak isteyen ve bu yüzden de en çok söyleyemediklerinde saklanan bir kadının görünmeyen yüklerini aşk üzerinden anlatıyor.
Sarsıntı, tıpkı bir kelebeğin kanat çırpışının, dünyanın öbür tarafındaki hayatları etkilemesi gibi, aradığı aşkı bulması ile yıllardır kaçtığı geçmişiyle çarpışan psikolog Derin’in hikâyesini anlatıyor.
“Ben Derin. Takvime göre 28 yıl önce dünyaya geldim, ama sadece anne karnından çıkmakla doğmuyor insan. Hayatta bir acının içinden geçince de doğabiliyorsun, kendi içinde başka bir ‘sen’le tanıştığında da. Ve belki de en önemlisi, aşk denen mucize kapını çalıp karşına oturduğunda da yeniden doğmuş gibi hissedebiliyorsun. İşte bu yüzden sana anlatmam gereken bir hikâyem var. Çünkü ben ilk kez âşık oldum ve aşkla yeniden doğmanın bu kadar büyük bir sarsıntı olacağını bilmiyordum...”
Peki etrafındaki herkese dokunmak, yaralarını iyileştirmek için mücadele veren bir kadın, kendi yaralarını sarmadan, dünden kaçarak bugünü yaşayabilir, aşkla dönüşebilir mi? Üstelik geçmiş, şimdiye bu kadar yakınken.
Sevilen yazar Arda Erel, Sarsıntı romanıyla haklı olmak değil sadece mutlu olmak isteyen ve bu yüzden de en çok söyleyemediklerinde saklanan bir kadının görünmeyen yüklerini aşk üzerinden anlatıyor.