Mahir Ünlü, Kayseri’nin en kalabalık, ticari faaliyetlerin en yoğun olduğu caddesi üzerinde bir dükkân kiraladı. Zeminini renkli mozaiklerle süsledi. Giriş kapısının karşısındaki duvarın önüne masasını yerleştirdi. Duvara kırmızı renkli bir pano astı. Oymalarla süslü döner koltuk, masanın arkasında, panonun tam önündeydi. Masanın iki tarafında iki koltuk, masanın üzerinde deri sümen, yanında bir kalemlik ve altın renkli bir kalem bulunuyordu. Masanın ön tarafındaki koltuk ve bir sehpa masa, bunun önüne bir sehpa ve yanlarına birer maroken koltuk ve kendisi için de döner bir koltuk yerleştirdi. Koltuğunun bir metre kadar yakınında bir de para kasası bulunuyordu. Kasanın üzeri işlemeli bir örtü ile örtülmüş, onun üzerinde de her mevsim kıpkırmızı açan bir çiçek koymuştu. Bunların dışında bomboş bir dükkândı. Mahir her sabah önemli bir iş adamı edasıyla takım elbiselerini giyer, beyaz gömleğinin üzerine kravatını takar, cilalı ayakkabılarıyla dükkanını açar, koltuğuna gömülürdü…
Mahir Ünlü, Kayseri’nin en kalabalık, ticari faaliyetlerin en yoğun olduğu caddesi üzerinde bir dükkân kiraladı. Zeminini renkli mozaiklerle süsledi. Giriş kapısının karşısındaki duvarın önüne masasını yerleştirdi. Duvara kırmızı renkli bir pano astı. Oymalarla süslü döner koltuk, masanın arkasında, panonun tam önündeydi. Masanın iki tarafında iki koltuk, masanın üzerinde deri sümen, yanında bir kalemlik ve altın renkli bir kalem bulunuyordu. Masanın ön tarafındaki koltuk ve bir sehpa masa, bunun önüne bir sehpa ve yanlarına birer maroken koltuk ve kendisi için de döner bir koltuk yerleştirdi. Koltuğunun bir metre kadar yakınında bir de para kasası bulunuyordu. Kasanın üzeri işlemeli bir örtü ile örtülmüş, onun üzerinde de her mevsim kıpkırmızı açan bir çiçek koymuştu. Bunların dışında bomboş bir dükkândı. Mahir her sabah önemli bir iş adamı edasıyla takım elbiselerini giyer, beyaz gömleğinin üzerine kravatını takar, cilalı ayakkabılarıyla dükkanını açar, koltuğuna gömülürdü…
