Bauırcan Momışulı 24 Aralık 1910 tarihinde Güney Kazakistan’da dünyaya gelmiştir. Annesini üç yaşında kaybeden Bauırcan, babası ve babaannesi tarafından büyütülmüştür. Eğitimini yatılı okullarda tamamlayan Momışulı’nın çocukluğundaki lakabı “Toz değmez”dir. Gerçekten de hayatı boyunca ona hiç toz ve kir bulaşmamıştır.
Bauırcan Momışulı “Ailem” adlı eserinde ailesini, hayatını ve hayatında iz bırakan güzel insanları, Kazak halk geleneklerini, rivayetlerini ve millî halk oyunlarını anlatmıştır. Babaannesinden dinlediği efsaneler ve rivayetler sadece çocukluk çağını renklendirmekle kalmamış, hayata ve doğaya bakışına da yansımıştır.
Momışulı’nın kaderi ordu ile derin bir ilişki içerisinde olmuştur. İkinci Dünya Savaşı sırasında Bauırcan Momışulı efsanevî bir komutan olarak öne çıkmıştır. 1941 yılında Moskova’nın savunmasında savaşmıştır. Bauırcan Momışulı, komuta ettiği tümenini yirmi bölüğe ayırmış ve özel stratejiler uygulayarak düşmana farklı yönlerden hücum etmiştir. Düşman savunmaya geçtiğinde bölüğü geri çekip diğer yönden başka bir bölükle taarruza devam etmiştir. Bu nomadik yöntemle askerlerini koruyarak daha az kayıp vermiştir.
Bauırcan Momışulı 24 Aralık 1910 tarihinde Güney Kazakistan’da dünyaya gelmiştir. Annesini üç yaşında kaybeden Bauırcan, babası ve babaannesi tarafından büyütülmüştür. Eğitimini yatılı okullarda tamamlayan Momışulı’nın çocukluğundaki lakabı “Toz değmez”dir. Gerçekten de hayatı boyunca ona hiç toz ve kir bulaşmamıştır.
Bauırcan Momışulı “Ailem” adlı eserinde ailesini, hayatını ve hayatında iz bırakan güzel insanları, Kazak halk geleneklerini, rivayetlerini ve millî halk oyunlarını anlatmıştır. Babaannesinden dinlediği efsaneler ve rivayetler sadece çocukluk çağını renklendirmekle kalmamış, hayata ve doğaya bakışına da yansımıştır.
Momışulı’nın kaderi ordu ile derin bir ilişki içerisinde olmuştur. İkinci Dünya Savaşı sırasında Bauırcan Momışulı efsanevî bir komutan olarak öne çıkmıştır. 1941 yılında Moskova’nın savunmasında savaşmıştır. Bauırcan Momışulı, komuta ettiği tümenini yirmi bölüğe ayırmış ve özel stratejiler uygulayarak düşmana farklı yönlerden hücum etmiştir. Düşman savunmaya geçtiğinde bölüğü geri çekip diğer yönden başka bir bölükle taarruza devam etmiştir. Bu nomadik yöntemle askerlerini koruyarak daha az kayıp vermiştir.