Cam açıldı, içeriye karla dolu soğuk bir rüzgar girdi, ipek perdeleri havalandırdı,şamdanı södürdü. Prenses ürperdi. İhtiyar dadı elindeki çorabı bırakarak kalktı. Pencereyi kapanak üzere dışarı uzandı. Bu sırada kapıda bekleyen halk bir haber almak telaşıyla merak içindeydi. Alpatitch, hana doğru koşarken silah seslerinin yaklaştığını fark etti. Valinin verdiği kağıdı okudu. Ordu komutanından valiye göndermiş olan günlük bir emirdi bu. Bu emirde şı anda Smolensk'i hiç bir tehlikenin tehdit etmediği bildiriliyordu. Sokaklar, endişeli yüzlerde doluydu. Her bahçeden içi eşya yüklü arabalar çıkıyor, şehrin kapısına doğru gidiyorlardı. Alpatitch, hanın avlusuna girdi. Arabacısı uyuyordu. Onu uyandırıp atları koşmasını söyledikten sonra içeri girdi. Hancının odasından çocukların ağlamaları, kadınların çığlıkları geliyordu. Hepsinden yüksek de Ferapontow'un sert, öfkeli sesi duyuluyordu. Aşçı kız, ürkmüş tavuk gibi sofada dönüp duruyordu.
Cam açıldı, içeriye karla dolu soğuk bir rüzgar girdi, ipek perdeleri havalandırdı,şamdanı södürdü. Prenses ürperdi. İhtiyar dadı elindeki çorabı bırakarak kalktı. Pencereyi kapanak üzere dışarı uzandı. Bu sırada kapıda bekleyen halk bir haber almak telaşıyla merak içindeydi. Alpatitch, hana doğru koşarken silah seslerinin yaklaştığını fark etti. Valinin verdiği kağıdı okudu. Ordu komutanından valiye göndermiş olan günlük bir emirdi bu. Bu emirde şı anda Smolensk'i hiç bir tehlikenin tehdit etmediği bildiriliyordu. Sokaklar, endişeli yüzlerde doluydu. Her bahçeden içi eşya yüklü arabalar çıkıyor, şehrin kapısına doğru gidiyorlardı. Alpatitch, hanın avlusuna girdi. Arabacısı uyuyordu. Onu uyandırıp atları koşmasını söyledikten sonra içeri girdi. Hancının odasından çocukların ağlamaları, kadınların çığlıkları geliyordu. Hepsinden yüksek de Ferapontow'un sert, öfkeli sesi duyuluyordu. Aşçı kız, ürkmüş tavuk gibi sofada dönüp duruyordu.