Selvigül Kandoğmuş Şahin, bu kitapla hayatın karşısına bir eylem biçimi olarak öyküyü koyuyor. Savrulan, başka başka pencerelerden baktığı insan hikâyelerinde hüzne, acıya odaklanarak modern çağın kuşatıcılığında tıkanmaya yüz tutmuş hayatlara çıkış yolunu işaret ediyor.
“Ellerinden dirseklerine doğru akan bu kırmızı ılık sıvı kan demek. Ne zaman, elinin neresi kesildi?
Fatma Teyze iki yara bandını sol elinin küçük parmağına yapıştırıyor. Çaprazlama iki bandı yapıştırırken görüyor, keskin bıçak, cin parmağı denen küçük parmağının tam bebeğini almış. Kesilen yer küçük ama ne çok kan oldu ortalık böyle. Kara bıyıklı, kara keskin bakışlı usta gelmeden toparlanmalı.”
Selvigül Kandoğmuş Şahin, bu kitapla hayatın karşısına bir eylem biçimi olarak öyküyü koyuyor. Savrulan, başka başka pencerelerden baktığı insan hikâyelerinde hüzne, acıya odaklanarak modern çağın kuşatıcılığında tıkanmaya yüz tutmuş hayatlara çıkış yolunu işaret ediyor.
“Ellerinden dirseklerine doğru akan bu kırmızı ılık sıvı kan demek. Ne zaman, elinin neresi kesildi?
Fatma Teyze iki yara bandını sol elinin küçük parmağına yapıştırıyor. Çaprazlama iki bandı yapıştırırken görüyor, keskin bıçak, cin parmağı denen küçük parmağının tam bebeğini almış. Kesilen yer küçük ama ne çok kan oldu ortalık böyle. Kara bıyıklı, kara keskin bakışlı usta gelmeden toparlanmalı.”