İsimlerine ulaşabildiğimiz sözün ilk ustaları olan Çuçu, Aprınçur Tigin, Kül Tarkan'dan ozanların piri olan Dede Korkut'a, Pir Sultan Abdal'a, Karacaoğlan'a, Âşık Ömer'e, Âşık Şenlik'e, Kağızmanlı Hıfzî'ye, Ayaşlı Ahmet Fahrî'ye, Âşık Veysel'e ve Mahzunî'e kadar sazın ve sözün bayrağı şerefle taşınmış ve günümüz halk şairlerine devredilmiştir. Onların şiirlerinde, zaman gelmiş söz "sevgiliye hasreti" anlatmıştır, zaman gelmiş "ilahi sevgiyle yoğrulup Bir'i bulmuştur", zaman gelmiş "haksızlıklara tahammül edemeyip adaletin keskin kılıcı olmuştur", zaman gelmiş "canını verip, toprağını vermeyen Mehmet'in türküsü olmuştur." Onların şiirleri, sarraf olsak değerini biçemeyeceğimiz kadar değerlidir.
İsimlerine ulaşabildiğimiz sözün ilk ustaları olan Çuçu, Aprınçur Tigin, Kül Tarkan'dan ozanların piri olan Dede Korkut'a, Pir Sultan Abdal'a, Karacaoğlan'a, Âşık Ömer'e, Âşık Şenlik'e, Kağızmanlı Hıfzî'ye, Ayaşlı Ahmet Fahrî'ye, Âşık Veysel'e ve Mahzunî'e kadar sazın ve sözün bayrağı şerefle taşınmış ve günümüz halk şairlerine devredilmiştir. Onların şiirlerinde, zaman gelmiş söz "sevgiliye hasreti" anlatmıştır, zaman gelmiş "ilahi sevgiyle yoğrulup Bir'i bulmuştur", zaman gelmiş "haksızlıklara tahammül edemeyip adaletin keskin kılıcı olmuştur", zaman gelmiş "canını verip, toprağını vermeyen Mehmet'in türküsü olmuştur." Onların şiirleri, sarraf olsak değerini biçemeyeceğimiz kadar değerlidir.