Amerika'daki meocon'lar marifetiyle emperyalizmin nostaljik söylemine doğru bir geri dönüş başladı. Emperyalizm utanç duyulacak bir şey olmaktan çıkarken Rudyard Kipling bir kez daha hatırlandı. Tarihin çöplüğüne atıldığı sanılan eski zamanlarlın dehşetli kurumları, yeni ve daha arsız suretlerle karşımızda.Engizisyon, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin şahsında tecessüm etti ve ruhu, Batılı zengin ülkelerin gümrük kapılarında dolaşmaya başladı. Modern kirliliğin en meşum tarzı ise zihinlerde yaşanmaktadır. Canlı yaşamını tehdit eden maddi kirlenme biçimlerinden insan varlığının anlamsızlaşmasına kadar, insan havsalasına sığmayacak boyutlardaki bir kirlenme ve ifsat,siyasal maniplüsyon süreçleriyle el ele yürümektedir. Orwellyen kelime ve kavramlarla bireyleri belli düşünce ve davranış kalıpları içine hapseden, fakat aynı zamanda bir "özgürlük" illüzyonu da hasıl ederek dikkatlerden kaçmayı başaran zihinseltutsaklık, Batı kaynaklı propagandanın ana hedeflerinden biri olageldi. Müslümanlar dahi "demokrasi" , "liberalizm" , "serbest piyasa ekonomisi" , "insan hak ve özgürlükleri" gibi kavram ve doktrinleri değerden bağımsız şeyle gibi algılamaya başlamışsa, bir zamanlar İslam ve sosyalizmi bağdaştırma çabalarına yönettikleri itirazı, şimdi kapitalizmle işbirliği -veya iş bölümü!- konusunda ortaya koyamıyorlarsa, zihinsel kirlilik ve tutsaklık son derece kaygı verici bir aşamaya ulaşmış demektir.
Amerika'daki meocon'lar marifetiyle emperyalizmin nostaljik söylemine doğru bir geri dönüş başladı. Emperyalizm utanç duyulacak bir şey olmaktan çıkarken Rudyard Kipling bir kez daha hatırlandı. Tarihin çöplüğüne atıldığı sanılan eski zamanlarlın dehşetli kurumları, yeni ve daha arsız suretlerle karşımızda.Engizisyon, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin şahsında tecessüm etti ve ruhu, Batılı zengin ülkelerin gümrük kapılarında dolaşmaya başladı. Modern kirliliğin en meşum tarzı ise zihinlerde yaşanmaktadır. Canlı yaşamını tehdit eden maddi kirlenme biçimlerinden insan varlığının anlamsızlaşmasına kadar, insan havsalasına sığmayacak boyutlardaki bir kirlenme ve ifsat,siyasal maniplüsyon süreçleriyle el ele yürümektedir. Orwellyen kelime ve kavramlarla bireyleri belli düşünce ve davranış kalıpları içine hapseden, fakat aynı zamanda bir "özgürlük" illüzyonu da hasıl ederek dikkatlerden kaçmayı başaran zihinseltutsaklık, Batı kaynaklı propagandanın ana hedeflerinden biri olageldi. Müslümanlar dahi "demokrasi" , "liberalizm" , "serbest piyasa ekonomisi" , "insan hak ve özgürlükleri" gibi kavram ve doktrinleri değerden bağımsız şeyle gibi algılamaya başlamışsa, bir zamanlar İslam ve sosyalizmi bağdaştırma çabalarına yönettikleri itirazı, şimdi kapitalizmle işbirliği -veya iş bölümü!- konusunda ortaya koyamıyorlarsa, zihinsel kirlilik ve tutsaklık son derece kaygı verici bir aşamaya ulaşmış demektir.