“Beni yakalayamazsınız, yakalayamayacaklar.
Çünkü görünmezim onların gözünde;
tıpkı dünyayı sarıp sarmalayan gökler gibi.”
New Orleans Kasabı, ABD
“Eldiven bere taktım, beni nasıl buldunuz?”
Avcı Katil, Türkiye
Memleketin güneş batmayan, cakası kendinden menkul elit semti Yukarı Galler’de hiç alışılmadık, semtin yüksek ruhuna yakışmayan olaylar oluyor, peş peşe korkunç cinayetler işleniyordu. İnsanlar artık Yüksek Farkındalık Ormanı’nda rahatça yürüyüş yapamıyor, Organik Bağları’ndan meyve-sebze alırken bile korku içinde hareket ediyordu. Bu olayların çözülmesi için ise bir kişiye ihtiyaç vardı: EFAYEY’in Ortadoğulu kontenjanının parlayan yıldızı, kaderi Anadolu’nun bağrında bir seri katili kıskıvrak yakalamasıyla değişen Tokatlı eski polis memuru Dedektif Birim. Nam-ı diğer Bukalemun Birim! O biliyordu, o çözecekti!
Vaşinkton’da cinayet vakaları arasında mekik dokumak, patlayan arabaların arasından son anda uçarak kurtulmak yerine faks okuyup fotokopi çeken Birim Dont ise ülkesinin ona ihtiyacı olduğunu öğrenir öğrenmez elbette jet hızıyla gelecekti. Göreve başladığı andan itibaren Yukarı Galler’e bir güneş gibi doğacaktı. Zamanında Şerlok’un payına Vatsın düşmüş olabilirdi. Birim de bu macerada, zafere giden bu şanlı yolda yalnız yürümeyecekti. Annesinin tek emeli kozmonot olup uzayı yönetmesi iken küçük bir yanlış anlamaya bir ömür feda edip, dahi anlamındaki de’leri ayrı yazarak Türkçemizi katledenlerin gözünü oymadan edemeyen koca yürekli genç Beşir Beşerir için artık kendini gösterme zamanıydı!
Bu zamana kadar okuduğunuz tüm polisiye kitapları unutun çünkü Serisonu Katil polisiye külliyatına adını neon harflerle yazdırmaya geliyor. Yukarı Galler’de birbirini takip eden absürd olayları ağzınız açık vaziyette tek solukta okurken kahkahalarınıza hakim olamayacaksınız!
“Beni yakalayamazsınız, yakalayamayacaklar.
Çünkü görünmezim onların gözünde;
tıpkı dünyayı sarıp sarmalayan gökler gibi.”
New Orleans Kasabı, ABD
“Eldiven bere taktım, beni nasıl buldunuz?”
Avcı Katil, Türkiye
Memleketin güneş batmayan, cakası kendinden menkul elit semti Yukarı Galler’de hiç alışılmadık, semtin yüksek ruhuna yakışmayan olaylar oluyor, peş peşe korkunç cinayetler işleniyordu. İnsanlar artık Yüksek Farkındalık Ormanı’nda rahatça yürüyüş yapamıyor, Organik Bağları’ndan meyve-sebze alırken bile korku içinde hareket ediyordu. Bu olayların çözülmesi için ise bir kişiye ihtiyaç vardı: EFAYEY’in Ortadoğulu kontenjanının parlayan yıldızı, kaderi Anadolu’nun bağrında bir seri katili kıskıvrak yakalamasıyla değişen Tokatlı eski polis memuru Dedektif Birim. Nam-ı diğer Bukalemun Birim! O biliyordu, o çözecekti!
Vaşinkton’da cinayet vakaları arasında mekik dokumak, patlayan arabaların arasından son anda uçarak kurtulmak yerine faks okuyup fotokopi çeken Birim Dont ise ülkesinin ona ihtiyacı olduğunu öğrenir öğrenmez elbette jet hızıyla gelecekti. Göreve başladığı andan itibaren Yukarı Galler’e bir güneş gibi doğacaktı. Zamanında Şerlok’un payına Vatsın düşmüş olabilirdi. Birim de bu macerada, zafere giden bu şanlı yolda yalnız yürümeyecekti. Annesinin tek emeli kozmonot olup uzayı yönetmesi iken küçük bir yanlış anlamaya bir ömür feda edip, dahi anlamındaki de’leri ayrı yazarak Türkçemizi katledenlerin gözünü oymadan edemeyen koca yürekli genç Beşir Beşerir için artık kendini gösterme zamanıydı!
Bu zamana kadar okuduğunuz tüm polisiye kitapları unutun çünkü Serisonu Katil polisiye külliyatına adını neon harflerle yazdırmaya geliyor. Yukarı Galler’de birbirini takip eden absürd olayları ağzınız açık vaziyette tek solukta okurken kahkahalarınıza hakim olamayacaksınız!