Sesine Geldim

Stok Kodu:
9789758242443
Boyut:
13.5x21
Sayfa Sayısı:
117
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2021-11
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Kategori:
%22 indirimli
123,00TL
95,94TL
Taksitli fiyat: 9 x 11,73TL
Temin süresi 2-5 gündür.
9789758242443
1199966
Sesine Geldim
Sesine Geldim
95.94

Akmakta olan dupduru bir su, imgelemi dipte ışıl ışıl yanan rengârenk çakıl taşları gibi. Göz alıcı,

sahici, içten. Ama söylediğinden fazlası Dilzar Dilok ve şiiri.

Kendi duyarlığı dışında, salt kendi başına var olan bir dış dünyaya sıkışmıyor. Dokunduğunda

sadece temas ettiği şeyden gelmiyor gerçeğin sesi, daha uzak, daha yüksek, ama daha berrak ve

görünür bir başka yerleşkeden yankılanıyor. Şiirinin yerleştiği bu yeni evrende sınırlı ‘ben’, onu bir

vakitler sıkı sıkıya bulunduğu zemine bağlayan yerçekiminden kurtuluyor ve en geniş anlamıyla

ulaşabildiği “insan”, artık yaşantı ve anlayış yeteneğiyle dâhil olabileceği sayısız bir ilişkiler evrenin

hem parçası hem de bütünü oluveriyor. Yerinde bir gözlem; sözcükleri, dizeleri yan yana alt alta

sıralarken şair de matematikçinin, kimyacının, fizikçinin, biyoloğun keşfettiği yasanın buyruğunu

izler. Fakat bu Dîlok’ta yalnızca açılan yolda yürümeye başladığı ilk zamanlara özgü. Yolculuğunun

sonraki aşamalarında işler büsbütün değişiyor. Çünkü şair sadece gerçeğin, görünen dış dünyanın

somut bir parçası değil, aynı zamanda belirli bir zamanın, belirli bir toplumsal yapının, bir halkın, bir

gurubun insanı olarak bilim insanının keşfettiği yasanın kapsamından, gözlemlenebilir hakikatin

toplamından çok daha geniş bir hakikat yaratıyor. Kişiliği, yaradılışı, kendine özgü görme biçimi,

daha kapsamlı bir gerçeklik yaratma gücü vermiştir ona. Çünkü bir bilim insanından farklı olarak

şair, gerçeklikle düş gücünü birleştirmiştir. Fiziğin, kimyanın, biyolojinin ikramına bireysel

yaşantıların, korkuların, acıların, umutların, sezgilerin, heyecanların, hayallerin çeşnilerinden katmış

ve onlardan artık yepyeni tatlar ve lezzetler meydana getirmiştir…

Akmakta olan dupduru bir su, imgelemi dipte ışıl ışıl yanan rengârenk çakıl taşları gibi. Göz alıcı,

sahici, içten. Ama söylediğinden fazlası Dilzar Dilok ve şiiri.

Kendi duyarlığı dışında, salt kendi başına var olan bir dış dünyaya sıkışmıyor. Dokunduğunda

sadece temas ettiği şeyden gelmiyor gerçeğin sesi, daha uzak, daha yüksek, ama daha berrak ve

görünür bir başka yerleşkeden yankılanıyor. Şiirinin yerleştiği bu yeni evrende sınırlı ‘ben’, onu bir

vakitler sıkı sıkıya bulunduğu zemine bağlayan yerçekiminden kurtuluyor ve en geniş anlamıyla

ulaşabildiği “insan”, artık yaşantı ve anlayış yeteneğiyle dâhil olabileceği sayısız bir ilişkiler evrenin

hem parçası hem de bütünü oluveriyor. Yerinde bir gözlem; sözcükleri, dizeleri yan yana alt alta

sıralarken şair de matematikçinin, kimyacının, fizikçinin, biyoloğun keşfettiği yasanın buyruğunu

izler. Fakat bu Dîlok’ta yalnızca açılan yolda yürümeye başladığı ilk zamanlara özgü. Yolculuğunun

sonraki aşamalarında işler büsbütün değişiyor. Çünkü şair sadece gerçeğin, görünen dış dünyanın

somut bir parçası değil, aynı zamanda belirli bir zamanın, belirli bir toplumsal yapının, bir halkın, bir

gurubun insanı olarak bilim insanının keşfettiği yasanın kapsamından, gözlemlenebilir hakikatin

toplamından çok daha geniş bir hakikat yaratıyor. Kişiliği, yaradılışı, kendine özgü görme biçimi,

daha kapsamlı bir gerçeklik yaratma gücü vermiştir ona. Çünkü bir bilim insanından farklı olarak

şair, gerçeklikle düş gücünü birleştirmiştir. Fiziğin, kimyanın, biyolojinin ikramına bireysel

yaşantıların, korkuların, acıların, umutların, sezgilerin, heyecanların, hayallerin çeşnilerinden katmış

ve onlardan artık yepyeni tatlar ve lezzetler meydana getirmiştir…

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat