1995 yılında Fransız bir film yapımcısı Nâzım Hikmet ile ilgili bir sinema filmi yapmamı önerdi. İspanyol roman yazarı Jorge Semprun ile senaryo çalışmalarına başladık. Bir ara Moskova'ya gidip, 2 ay kadarNâzım Hikmet'in eşi Vera Tulyakova ile senaryo için konuşmalar yaptım. Nâzım Hikmet'in Moskova'daki Andrey Voznesenski ve diğer arkadaşlarının tanıklıklarını dinledim. Ayrıca Nâzım Hikmet'i çok yakından tanıyan Müzehher Vâ-nû, Avni Arbaş, Mehmet Ali Aybar ve Nail Çakırhan ile de görüştüm. Bazı nedenlerle bu filmi gerçekleştirmedik...
Söylemedikleri, söylediklerinden fazla olan, konuşurken kullandıkları kelimelerin arasında hep sessizlik taşıyan bu 20. yüzyıl kahramanlarının düşünceleri tozlu kasetlerde kalsın istemedim. Onlarla yaptığım konuşmalardan bu kitaptan başka sende geriye ne kaldı diye soracak olursanız şöyle derim: “SESSİZLİKLERLE DOKUNMUŞLARDI BİRBİRLERİNE.”
Ali Özgentürk
1995 yılında Fransız bir film yapımcısı Nâzım Hikmet ile ilgili bir sinema filmi yapmamı önerdi. İspanyol roman yazarı Jorge Semprun ile senaryo çalışmalarına başladık. Bir ara Moskova'ya gidip, 2 ay kadarNâzım Hikmet'in eşi Vera Tulyakova ile senaryo için konuşmalar yaptım. Nâzım Hikmet'in Moskova'daki Andrey Voznesenski ve diğer arkadaşlarının tanıklıklarını dinledim. Ayrıca Nâzım Hikmet'i çok yakından tanıyan Müzehher Vâ-nû, Avni Arbaş, Mehmet Ali Aybar ve Nail Çakırhan ile de görüştüm. Bazı nedenlerle bu filmi gerçekleştirmedik...
Söylemedikleri, söylediklerinden fazla olan, konuşurken kullandıkları kelimelerin arasında hep sessizlik taşıyan bu 20. yüzyıl kahramanlarının düşünceleri tozlu kasetlerde kalsın istemedim. Onlarla yaptığım konuşmalardan bu kitaptan başka sende geriye ne kaldı diye soracak olursanız şöyle derim: “SESSİZLİKLERLE DOKUNMUŞLARDI BİRBİRLERİNE.”
Ali Özgentürk