Biraz önce ışıl ışıl parlayan yüzlere karanlık gönüllerin gölgesi düşmüştü şimdi. Adamcağız yürek dolusu kırgınlığıyla, “Açken insanın haline bakmaz, ilgilenmezsiniz de şimdi dalga mı geçersiniz?” demişti komşusuna. Sonra ailesini, kartal gibi açtığı kollarının arasına alarak, “Gafile kelam, nafile kelam,” diye mırıldandı. Birlikte sessizce evlerine girmişler, kapıyı kapatmışlardı.
Bütün olup bitene şahit olan Ömer, biraz önce mutluluğun doruklarındayken, hüzün denizine dalmıştı. Vurgun yemiş gibiydi. Ramazan abisinin sözü, bir kurşun yarası gibi iz bıraktı yüreğinde: “Açken ilgilenmezsiniz…”
Biraz önce ışıl ışıl parlayan yüzlere karanlık gönüllerin gölgesi düşmüştü şimdi. Adamcağız yürek dolusu kırgınlığıyla, “Açken insanın haline bakmaz, ilgilenmezsiniz de şimdi dalga mı geçersiniz?” demişti komşusuna. Sonra ailesini, kartal gibi açtığı kollarının arasına alarak, “Gafile kelam, nafile kelam,” diye mırıldandı. Birlikte sessizce evlerine girmişler, kapıyı kapatmışlardı.
Bütün olup bitene şahit olan Ömer, biraz önce mutluluğun doruklarındayken, hüzün denizine dalmıştı. Vurgun yemiş gibiydi. Ramazan abisinin sözü, bir kurşun yarası gibi iz bıraktı yüreğinde: “Açken ilgilenmezsiniz…”