Yusuf Atılgan'ın Sevgili Halil Kardeş-Köye Mektuplar'ı güncellenmiş üçüncü baskısıyla okurunun karşısında. Kitap, bu yeni edisyon ile daha önceki baskılarda yer almayan fotoğraflarla, yazarın el yazılarıyla, kimi mektupların tamamlanmasıyla zenginleştirildi.
Kitabın mimarı Halil Şahan, üçüncü baskıya yazdığı önsözle Yusuf Atılgan'ın sürekli bahsedilen “tiklerinin” sebeplerinden insanlarla olan ilişkisine, Behice Boran'ın Yusuf Atılgan'ın ilk İngilizce öğretmeni olmasından, yazarın üniversitedeyken öğrencisi olduğu Ahmet Hamdi Tanpınar'a dair gözlemlerine, köydeki ortağıyla ilişkisinden, Balıkesir Otogarı'nda Canistan romanının son olan dördüncü bölümünü nasıl çaldırdığına dair yazarın yaşamındaki daha nice bilinmeyen yönüne ışık tutmaya devam ediyor.
Kitap, yazarın köyde geçen yaşamının içine sızan büyük modernlerle olan yazınsal didişmesini, Faulkner'den James Joyce'a olan ilgisinin köy yaşamıyla nasıl bağdaştığını anlatmaya ve sezdirmeye devam ederken, bir yandan da Yusuf Atılgan'ın köyde geçen sade yaşamını tanıklıkların aktarımlarıyla zenginleştiriyor.
***
Bir gün altmışaltı oyununda yenilmişti. Çok öfkelendi. Yüzü kıpkırmızıydı ve avaz avaz bağırıyordu. Yenilgiyi kabullenemediğini söylediler sonradan köylüler. Kimse yanına sokulmuyordu. O sırada Lokal'e Maliyeci Şerafettin girdi. On yıl önceki bir olayı bahane edip ona çattı ve bağırdı çağırdı. Yusuf Abi'nin öfkesi yatışınca ikisi altmışaltı oynamaya başladılar
Yusuf Atılgan'ın Sevgili Halil Kardeş-Köye Mektuplar'ı güncellenmiş üçüncü baskısıyla okurunun karşısında. Kitap, bu yeni edisyon ile daha önceki baskılarda yer almayan fotoğraflarla, yazarın el yazılarıyla, kimi mektupların tamamlanmasıyla zenginleştirildi.
Kitabın mimarı Halil Şahan, üçüncü baskıya yazdığı önsözle Yusuf Atılgan'ın sürekli bahsedilen “tiklerinin” sebeplerinden insanlarla olan ilişkisine, Behice Boran'ın Yusuf Atılgan'ın ilk İngilizce öğretmeni olmasından, yazarın üniversitedeyken öğrencisi olduğu Ahmet Hamdi Tanpınar'a dair gözlemlerine, köydeki ortağıyla ilişkisinden, Balıkesir Otogarı'nda Canistan romanının son olan dördüncü bölümünü nasıl çaldırdığına dair yazarın yaşamındaki daha nice bilinmeyen yönüne ışık tutmaya devam ediyor.
Kitap, yazarın köyde geçen yaşamının içine sızan büyük modernlerle olan yazınsal didişmesini, Faulkner'den James Joyce'a olan ilgisinin köy yaşamıyla nasıl bağdaştığını anlatmaya ve sezdirmeye devam ederken, bir yandan da Yusuf Atılgan'ın köyde geçen sade yaşamını tanıklıkların aktarımlarıyla zenginleştiriyor.
***
Bir gün altmışaltı oyununda yenilmişti. Çok öfkelendi. Yüzü kıpkırmızıydı ve avaz avaz bağırıyordu. Yenilgiyi kabullenemediğini söylediler sonradan köylüler. Kimse yanına sokulmuyordu. O sırada Lokal'e Maliyeci Şerafettin girdi. On yıl önceki bir olayı bahane edip ona çattı ve bağırdı çağırdı. Yusuf Abi'nin öfkesi yatışınca ikisi altmışaltı oynamaya başladılar