“...Seyahatname-i Londra bir Osmanlı bürokratın 1851 yılında Londra’ya yaptığı yaklaşık altı ay süren seyahati sırasında gezip gördüğü yerler hakkındaki izlenimlerini ve başından geçen olayları anlattığı bir eserdir. Yazarın Londra’ya gidişinin esas amacı, (...) 1 Mayıs 1851’de açılan Uluslararası Sanayi ve Hammadde Fuarını gezip görmek, orada Osmanlı Devleti’nin Tanzimat’la birlikte uygulamaya koyduğu çağdaşlaşma amacına uygun olarak bilgi, görgü ve eğitimini ilerletmektir...”
“...Eserin yazarı, Tanzimat’ın ilanıyla modernleşmeye başlayan Osmanlı toplumunun bir aydını olarak Batı’nın, modernliğin ve sanayileşmenin ne olduğunu kısa bir zaman dilimi içinde de olsa bizzat yerinde görerek ve yaşayarak anlamaya, üzerinde düşünüp yorumlamaya ve en önemlisi bunları okuyucuya mümkün olduğunca dürüst ve samimi bir şekilde aktarmaya çalışır.
Yazarın sosyal ve sıcakkanlı kişiliği her türden ve sınıftan insanlarla ilişki kurmasını kolaylaştırmış ve bu sayede örnek alınmasına çalışılan bu yeni medeniyetin çok geniş bir açıdan okuyucuya sunulması başarılmıştır. Bunu yaparken yazarın yaklaşımı samimi, gayrıresmi ve bazen de anlık duygusallıkların sonucu olarak taraflı ve abartılıdır.
Bununla birlikte bütün bu unsurlar, eseri zevkle okunur hale getiren canlı ve çarpıcı üslup özellikleridir...”
“...Seyahatname-i Londra bir Osmanlı bürokratın 1851 yılında Londra’ya yaptığı yaklaşık altı ay süren seyahati sırasında gezip gördüğü yerler hakkındaki izlenimlerini ve başından geçen olayları anlattığı bir eserdir. Yazarın Londra’ya gidişinin esas amacı, (...) 1 Mayıs 1851’de açılan Uluslararası Sanayi ve Hammadde Fuarını gezip görmek, orada Osmanlı Devleti’nin Tanzimat’la birlikte uygulamaya koyduğu çağdaşlaşma amacına uygun olarak bilgi, görgü ve eğitimini ilerletmektir...”
“...Eserin yazarı, Tanzimat’ın ilanıyla modernleşmeye başlayan Osmanlı toplumunun bir aydını olarak Batı’nın, modernliğin ve sanayileşmenin ne olduğunu kısa bir zaman dilimi içinde de olsa bizzat yerinde görerek ve yaşayarak anlamaya, üzerinde düşünüp yorumlamaya ve en önemlisi bunları okuyucuya mümkün olduğunca dürüst ve samimi bir şekilde aktarmaya çalışır.
Yazarın sosyal ve sıcakkanlı kişiliği her türden ve sınıftan insanlarla ilişki kurmasını kolaylaştırmış ve bu sayede örnek alınmasına çalışılan bu yeni medeniyetin çok geniş bir açıdan okuyucuya sunulması başarılmıştır. Bunu yaparken yazarın yaklaşımı samimi, gayrıresmi ve bazen de anlık duygusallıkların sonucu olarak taraflı ve abartılıdır.
Bununla birlikte bütün bu unsurlar, eseri zevkle okunur hale getiren canlı ve çarpıcı üslup özellikleridir...”