“Seyr ü Sülûk Mektupları” adıyla yayınladığımız bu eser; Üsküdarlı Halvetî şeyhi Mehmed Nasûhî Efendi'nin dervîşi İbrahim Ağa’ya gönderdiği mektuplardan oluşmaktadır.
İbrahim Ağa dervişliğe intisap ettiği günden irşâd olduğu ana kadar yaşadığı bütün manevî hal ve makamları, görmüş olduğu rüyâları azîzin emriyle kendisine yazmış, Üsküdarlı Azîz de bu mektupların cevaplarını yazıp İbrahim Ağa’ya bildirmiştir. Enderunlu İbrahim Ağa’nın “Mürâselât” veya “Mektûbât” adıyla bir araya getirdiği tezkireler seyr ü sülûk sırasında geçilecek olan yedi mertebenin hâl ve sırlarını ihtivâ etmektedir. Tezkirelerde İbrahim Ağa’nın yazdığı rüyâ mektupları yoktur. Ağa bunu bilerek koymamıştır. Zira rüyâ, dervîşe Hakk’ın emânetidir ve manâ yolunun hırsızlarının eline geçmemelidir. Biz yaşanılan manâyı cevabî mektuplardaki tâbirlerden anlayabiliyoruz. Tasavvuf tarihi açısından da son derece önemli olan mektuplar aynı zamanda bir hakîkat adamının iç dünyasını, meşrep ve mizacını da gözler önüne sermektedir. Seyr ü Sülûk Mektupları, manâ yolunun inceliklerini ve ledünnî pek çok sırları anlattığı gibi devrin sosyal hayatından, insan ilişkilerinden, geleneklerinden özellikle İstanbul ve Üsküdar’ın güzelliklerinden yepyeni pencereler açmakta, kesitler sunmaktadır.
İbrahim Ağa, mektupların başında kaleme aldığı takrizde bu eseri gören ve okuyan kişinin “neşretmesini” rica etmektedir. Onun bu arzusu eserin yazılışından üç yüz sene sonra H Yayınları tarafından gerçekleştirilmiştir.
“Seyr ü Sülûk Mektupları” adıyla yayınladığımız bu eser; Üsküdarlı Halvetî şeyhi Mehmed Nasûhî Efendi'nin dervîşi İbrahim Ağa’ya gönderdiği mektuplardan oluşmaktadır.
İbrahim Ağa dervişliğe intisap ettiği günden irşâd olduğu ana kadar yaşadığı bütün manevî hal ve makamları, görmüş olduğu rüyâları azîzin emriyle kendisine yazmış, Üsküdarlı Azîz de bu mektupların cevaplarını yazıp İbrahim Ağa’ya bildirmiştir. Enderunlu İbrahim Ağa’nın “Mürâselât” veya “Mektûbât” adıyla bir araya getirdiği tezkireler seyr ü sülûk sırasında geçilecek olan yedi mertebenin hâl ve sırlarını ihtivâ etmektedir. Tezkirelerde İbrahim Ağa’nın yazdığı rüyâ mektupları yoktur. Ağa bunu bilerek koymamıştır. Zira rüyâ, dervîşe Hakk’ın emânetidir ve manâ yolunun hırsızlarının eline geçmemelidir. Biz yaşanılan manâyı cevabî mektuplardaki tâbirlerden anlayabiliyoruz. Tasavvuf tarihi açısından da son derece önemli olan mektuplar aynı zamanda bir hakîkat adamının iç dünyasını, meşrep ve mizacını da gözler önüne sermektedir. Seyr ü Sülûk Mektupları, manâ yolunun inceliklerini ve ledünnî pek çok sırları anlattığı gibi devrin sosyal hayatından, insan ilişkilerinden, geleneklerinden özellikle İstanbul ve Üsküdar’ın güzelliklerinden yepyeni pencereler açmakta, kesitler sunmaktadır.
İbrahim Ağa, mektupların başında kaleme aldığı takrizde bu eseri gören ve okuyan kişinin “neşretmesini” rica etmektedir. Onun bu arzusu eserin yazılışından üç yüz sene sonra H Yayınları tarafından gerçekleştirilmiştir.