Elinizdeki eserin yazarı, Muhyiddin İbnü’l-Arabi’nin fikirlerinin takipçisi ve bir Nakşibendi sufîsi olan fakat coğrafyamızda daha çok Arap diline dair yazdığı Kafiye şerhiyle tanınan Abdurrahman Cami’dir.
Yazar bu eserde temel olarak iki hususa odaklanmıştır: Birincisi; insanın fiil, söz ve düşüncelerinin belirli bir usul üzere “bir Maksud”a yöneltilmesi şeklinde anlaşılabilecek seyr u süluke dair meselelerdir. İkincisi ise, bu seyr u sülukün muhtelif merhalelerinde o Maksud’dan, varlığın hakikati, insan-alem-Allah münasebetleri çerçevesinde gönle akseden vahdet-i vücud eksenli hakīkatlerdir.
Bu açıdan eser, hem Nakşbendi Tarikati’nin seyr u süluk esaslarına dair kıymetli bilgiler ihtiva etmekte hem de Ekberi mektebin temel mesele ve kavramlarının anlaşılmasına yardımcı olacak bir mahiyet arzetmektedir.
Elinizdeki eserin yazarı, Muhyiddin İbnü’l-Arabi’nin fikirlerinin takipçisi ve bir Nakşibendi sufîsi olan fakat coğrafyamızda daha çok Arap diline dair yazdığı Kafiye şerhiyle tanınan Abdurrahman Cami’dir.
Yazar bu eserde temel olarak iki hususa odaklanmıştır: Birincisi; insanın fiil, söz ve düşüncelerinin belirli bir usul üzere “bir Maksud”a yöneltilmesi şeklinde anlaşılabilecek seyr u süluke dair meselelerdir. İkincisi ise, bu seyr u sülukün muhtelif merhalelerinde o Maksud’dan, varlığın hakikati, insan-alem-Allah münasebetleri çerçevesinde gönle akseden vahdet-i vücud eksenli hakīkatlerdir.
Bu açıdan eser, hem Nakşbendi Tarikati’nin seyr u süluk esaslarına dair kıymetli bilgiler ihtiva etmekte hem de Ekberi mektebin temel mesele ve kavramlarının anlaşılmasına yardımcı olacak bir mahiyet arzetmektedir.