Nancy Huston, kendisine Goncourt des lycéens Ödülü'nü kazandıran Şeytanın Çalgıları'nda, iki farklı tarih, iki farklı coğrafya, apayrı iki kültür ve bambaşka kadınlık halleri üzerinden, aradan yüzyıllar geçse de varlığını koruyan bir gerçeğin, kadın düşmanlığının o barbar yüzünü tüm giriftliğiyle ortaya koyuyor.
Nad(i)a, yaşamının akortunu bozan tüm açmazları, vazgeçişleri ve hayal kırıklıklarını günlüğüne dökerken, eşinin beklentilerini karşılamak uğruna kariyerini heba ederek sonunda hem benliğini hem de akli dengesini yitiren müzisyen annesiyle kaderinin iç içe örüldüğünü farkeder. Keşfi, onu günlükle eşzamanlı olarak yüzyıllar öncesinde geçen bir metin kurgulamaya iter. Bu h ikâye, Nad(i)a'nın benliğini tümlemekle beraber zamanlar, mekânlar, çağlar değişse de aynı öze sahiptir.
Her daim "karanlığın hizmetkârları" olan cadılara bir saygı duruşu...
Nancy Huston, kendisine Goncourt des lycéens Ödülü'nü kazandıran Şeytanın Çalgıları'nda, iki farklı tarih, iki farklı coğrafya, apayrı iki kültür ve bambaşka kadınlık halleri üzerinden, aradan yüzyıllar geçse de varlığını koruyan bir gerçeğin, kadın düşmanlığının o barbar yüzünü tüm giriftliğiyle ortaya koyuyor.
Nad(i)a, yaşamının akortunu bozan tüm açmazları, vazgeçişleri ve hayal kırıklıklarını günlüğüne dökerken, eşinin beklentilerini karşılamak uğruna kariyerini heba ederek sonunda hem benliğini hem de akli dengesini yitiren müzisyen annesiyle kaderinin iç içe örüldüğünü farkeder. Keşfi, onu günlükle eşzamanlı olarak yüzyıllar öncesinde geçen bir metin kurgulamaya iter. Bu h ikâye, Nad(i)a'nın benliğini tümlemekle beraber zamanlar, mekânlar, çağlar değişse de aynı öze sahiptir.
Her daim "karanlığın hizmetkârları" olan cadılara bir saygı duruşu...