Şeytanın Kurdu

Stok Kodu:
9789752470675
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
230
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2018-04
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Kategori:
%30 indirimli
346,00TL
242,20TL
Taksitli fiyat: 9 x 29,60TL
Temin süresi 2-5 gündür.
9789752470675
1069574
Şeytanın Kurdu
Şeytanın Kurdu
242.20

Tüm bunlarla başa çıkmaya çalıştığı yetmez gibi bir de “ Kimmiş piç kurusu? ” diye yeniledi Oleg. 
İçindeki ses ‘ Benim ’ diye haykırdı. ‘ Benim piç kurusu. Yeter! Öldür! Benim! ’
“ Sensin,” dedi.

Karanlığın içinde, tüm karanlığı içine çekerek yanan parlak kızıl ateşin önüne kadar sürüklenmişti. Duyduğu sesin neden arttığını anladı. Ne olduğunu bilmese de konuşan şey bu olmalıydı ve şimdi ayaklarının dibine kadar gelmişti. Belki de o, bu tuhaf şeyin ayağına kadar gitmişti, bilmiyordu.

“ Korktun mu?” dedi şey. Aslında korkunun ta kendisiydi. “ Özgürce uçarken beni hiç özlemedin mi?” diye sordu.

“ Babam beni niye sevmiyor anne?” diye sorduğunda Cheslav henüz iki yaşındaydı. “ Hiç öyle şey olur mu tırtılım,” diyerek güldü. Cheslav tırtıl olmayı çok seviyordu. Annesine hep, “Ne zaman kelebek olucam anne?” diye sorsa da seviyordu…

Yine bir kurşun toprağa saplandı ve bu sefer gerçekten çok yakındı. Burnuna kadar gelen şey ölümle karışık barut kokusuydu. Görüşü sağlıklı bir atış yaptırmayacak kadar çok bulanmıştı.

Sevgilisinin gözlerinde bin kat derine indi. Önce birkaç iri toprak tanesinin yanından geçti. Uçuşan tozların ardında o ufak küçük metali görmek zorundaydı. Çok fazla toprak vardı. Zaman bir kelebek kadar hafifti. Birkaç toprak parçasını daha geçmeliydi. Zaman su gibi yumuşaktı. Birkaç toprak daha…

Tüm bunlarla başa çıkmaya çalıştığı yetmez gibi bir de “ Kimmiş piç kurusu? ” diye yeniledi Oleg. 
İçindeki ses ‘ Benim ’ diye haykırdı. ‘ Benim piç kurusu. Yeter! Öldür! Benim! ’
“ Sensin,” dedi.

Karanlığın içinde, tüm karanlığı içine çekerek yanan parlak kızıl ateşin önüne kadar sürüklenmişti. Duyduğu sesin neden arttığını anladı. Ne olduğunu bilmese de konuşan şey bu olmalıydı ve şimdi ayaklarının dibine kadar gelmişti. Belki de o, bu tuhaf şeyin ayağına kadar gitmişti, bilmiyordu.

“ Korktun mu?” dedi şey. Aslında korkunun ta kendisiydi. “ Özgürce uçarken beni hiç özlemedin mi?” diye sordu.

“ Babam beni niye sevmiyor anne?” diye sorduğunda Cheslav henüz iki yaşındaydı. “ Hiç öyle şey olur mu tırtılım,” diyerek güldü. Cheslav tırtıl olmayı çok seviyordu. Annesine hep, “Ne zaman kelebek olucam anne?” diye sorsa da seviyordu…

Yine bir kurşun toprağa saplandı ve bu sefer gerçekten çok yakındı. Burnuna kadar gelen şey ölümle karışık barut kokusuydu. Görüşü sağlıklı bir atış yaptırmayacak kadar çok bulanmıştı.

Sevgilisinin gözlerinde bin kat derine indi. Önce birkaç iri toprak tanesinin yanından geçti. Uçuşan tozların ardında o ufak küçük metali görmek zorundaydı. Çok fazla toprak vardı. Zaman bir kelebek kadar hafifti. Birkaç toprak parçasını daha geçmeliydi. Zaman su gibi yumuşaktı. Birkaç toprak daha…

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat