“Hani çocukluk çağlarının insanı ter içinde bırakan korkunç rüyaları vardır. Tıpkı onlar gibi… Yalınız bunlardan o günlerin hatıralarını içimde taşımadığım zehabına düşmeyin... Ekseri gecelerimde o hayatı baştan yaşarım… Bitmeyen demiryolu seyahatlerine, sonsuz deniz yolculuklarına çıkarım. Bazen ellerinde yalnız kılıçlar ile keşfi taarruzu yapmaya çıkmış bir Kazak müfrezesinin bana doğru gelmesi ile uyanırım. Bazen da son defa yüzünü görmeden gaip ettiğim annemi, o yarı müşfiki yanımda yaşar bulurum… Ona doğru koşarım… Fakat bunların hepsi birer hayal, birer seraptırlar... Uyanınca, önümden silinirler. Hulâsa ben öyle yarı hayal, yarı korku içinde tuhaf bir ömür geçiririm.”
“Hani çocukluk çağlarının insanı ter içinde bırakan korkunç rüyaları vardır. Tıpkı onlar gibi… Yalınız bunlardan o günlerin hatıralarını içimde taşımadığım zehabına düşmeyin... Ekseri gecelerimde o hayatı baştan yaşarım… Bitmeyen demiryolu seyahatlerine, sonsuz deniz yolculuklarına çıkarım. Bazen ellerinde yalnız kılıçlar ile keşfi taarruzu yapmaya çıkmış bir Kazak müfrezesinin bana doğru gelmesi ile uyanırım. Bazen da son defa yüzünü görmeden gaip ettiğim annemi, o yarı müşfiki yanımda yaşar bulurum… Ona doğru koşarım… Fakat bunların hepsi birer hayal, birer seraptırlar... Uyanınca, önümden silinirler. Hulâsa ben öyle yarı hayal, yarı korku içinde tuhaf bir ömür geçiririm.”