Arkeoloji ve etnografya bilgilerine göre en az 40.000 yıl yaşında olan ve son dönemdeki çevrecilik, kadın hakları ve bireysel gelişim merakının artışıyla birlikte arkasında güçlü medya holdinglerin ve ruhban ordularının bulunmadığı halde dünyada yeniden güncellik kazanan Şamanizm, zamanın ve mekânın binlerce yıllık derinlik ve mesafelerini kucaklayan kadim bir inanç ve uygarlık olarak Sibirya ile Anadolu'yu birbirine bağlamakta ve bugün de iki coğrafya arasında sosyokültürel devamlılık köprüsü işlevini sürdürmektedir. XX. yy’daki arkeolojik araştırmalar, Sibirya Şamanizmi’nin sosyokültürel olarak Avrupa’nın kuzeyini de Mezolitik ve Neolitik dönemleriyle Erken Demir Çağı’nda güçlü bir biçimde etkilemiş olduğunu ortaya koymuştur. Dolayısıyla pek dile getirilmese de aslında arkeolojik bilgiler ışığında Şamanizm’in, locus classicus’u olan Sibirya’dan hareketle yaklaşık 10000 yıl önce Avrupa coğrafyasını etkilediğinden söz edilebilir. Kadim Hakas topraklarında 35000 yıllık Şaman uygarlığının tespit edildiği Sibirya’dan Şamanizm,32000 yıl önce Amerika kıtasına da ulaşmışve günümüze dek toplumsal boyutta varlığını sürdürebilmiştir. Bu nedenle birçok tarihçi, ilahiyatçı, Türkolog ve kendini araştırmacı hisseden yazarın ileri sürdüğü iddiaların aksine Şamanizm’in, kökleri itibarıyla binlerce ve hatta on binlerce yıl öncesine, tarihin suskun kaldığı insanlığın çocukluk dönemine dayandığı anlaşılmaktadır. Son yıllarda tüm dünyada olduğu gibi genç Türk bilimcileri arasında da kadim Türk inanç sistemi ve uygarlığı olan Şamanizm/Kamlık konusunda bilimsel merakın ve akademik araştırmaların arttığı tespit edilmektedir. Bu merak hem makale ve tez çalışmalarında hem de Türkiye’de birçok üniversitede lisans ve lisansüstü düzeyde Şamanizm’e doğrudan veya dolaylı olarak ders izlencelerinde yer verilmeye başlanmış olmasında somut olarak gözlemlenmektedir. Bu yüzden Şamanizm konusunda bizzat sahadan derlenen bilgilere dayalı bilimsel kaynak ve akademik araştırmaların eksikliği hissedilmektedir.Türklerin ata yurttan dünyanın çeşitli coğrafyalarına yayılmaları üzerindenTürkoloji tarihinde ilk kez tarafımızca geliştirilen bir sosyokültürel göç modelinin yer aldığı bu eser, akademik Şamanizm araştırmalarının yetersizliğinin giderilmesine yönelik bir deneme olarak değerlendirilebilir. Popüler düzeyde daha çok kişisel gelişme, yoga ve meditasyon ya da bilimsel seviyede genelde Şaman figürü ve Kam kişinin bireysel psikolojik deneyimleri ile sınırlı olarak bahsedilen Şamanizm, bu eserde Türklük araştırmaları kapsamında Türkiye’de ve dünyada ilk kezliteratür taramasının ötesinde sahada sosyolojik olarak araştırılmış ve12000 önce dahi Şamanizm’in varlığından bahsedebildiğimiz Anadolu ile Sibirya coğrafyaları, elde edilen bulgular ışığında karşılaştırılmıştır.Bu doğrultuda Türkiye’de günümüzde de devam eden Şaman kökenli inanış ve uygulamaların tespit edilebilmesi için hem Sibirya’da Hakas topraklarında hem de Anadolu’nun çeşitli bölgelerindeki köy ve şehirlerde görüşmeler yapılmış, anket çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Bu eserin XXI. yy’dahala araştırılan ve henüz tüm yönleriyle aydınlatılamamış olan Şamanizm konusunda gerçekleştirilecek yeni çalışmalara ve bilimsel literatüre küçük de olsa bir katkı sağlamasını umuyoruz.
Arkeoloji ve etnografya bilgilerine göre en az 40.000 yıl yaşında olan ve son dönemdeki çevrecilik, kadın hakları ve bireysel gelişim merakının artışıyla birlikte arkasında güçlü medya holdinglerin ve ruhban ordularının bulunmadığı halde dünyada yeniden güncellik kazanan Şamanizm, zamanın ve mekânın binlerce yıllık derinlik ve mesafelerini kucaklayan kadim bir inanç ve uygarlık olarak Sibirya ile Anadolu'yu birbirine bağlamakta ve bugün de iki coğrafya arasında sosyokültürel devamlılık köprüsü işlevini sürdürmektedir. XX. yy’daki arkeolojik araştırmalar, Sibirya Şamanizmi’nin sosyokültürel olarak Avrupa’nın kuzeyini de Mezolitik ve Neolitik dönemleriyle Erken Demir Çağı’nda güçlü bir biçimde etkilemiş olduğunu ortaya koymuştur. Dolayısıyla pek dile getirilmese de aslında arkeolojik bilgiler ışığında Şamanizm’in, locus classicus’u olan Sibirya’dan hareketle yaklaşık 10000 yıl önce Avrupa coğrafyasını etkilediğinden söz edilebilir. Kadim Hakas topraklarında 35000 yıllık Şaman uygarlığının tespit edildiği Sibirya’dan Şamanizm,32000 yıl önce Amerika kıtasına da ulaşmışve günümüze dek toplumsal boyutta varlığını sürdürebilmiştir. Bu nedenle birçok tarihçi, ilahiyatçı, Türkolog ve kendini araştırmacı hisseden yazarın ileri sürdüğü iddiaların aksine Şamanizm’in, kökleri itibarıyla binlerce ve hatta on binlerce yıl öncesine, tarihin suskun kaldığı insanlığın çocukluk dönemine dayandığı anlaşılmaktadır. Son yıllarda tüm dünyada olduğu gibi genç Türk bilimcileri arasında da kadim Türk inanç sistemi ve uygarlığı olan Şamanizm/Kamlık konusunda bilimsel merakın ve akademik araştırmaların arttığı tespit edilmektedir. Bu merak hem makale ve tez çalışmalarında hem de Türkiye’de birçok üniversitede lisans ve lisansüstü düzeyde Şamanizm’e doğrudan veya dolaylı olarak ders izlencelerinde yer verilmeye başlanmış olmasında somut olarak gözlemlenmektedir. Bu yüzden Şamanizm konusunda bizzat sahadan derlenen bilgilere dayalı bilimsel kaynak ve akademik araştırmaların eksikliği hissedilmektedir.Türklerin ata yurttan dünyanın çeşitli coğrafyalarına yayılmaları üzerindenTürkoloji tarihinde ilk kez tarafımızca geliştirilen bir sosyokültürel göç modelinin yer aldığı bu eser, akademik Şamanizm araştırmalarının yetersizliğinin giderilmesine yönelik bir deneme olarak değerlendirilebilir. Popüler düzeyde daha çok kişisel gelişme, yoga ve meditasyon ya da bilimsel seviyede genelde Şaman figürü ve Kam kişinin bireysel psikolojik deneyimleri ile sınırlı olarak bahsedilen Şamanizm, bu eserde Türklük araştırmaları kapsamında Türkiye’de ve dünyada ilk kezliteratür taramasının ötesinde sahada sosyolojik olarak araştırılmış ve12000 önce dahi Şamanizm’in varlığından bahsedebildiğimiz Anadolu ile Sibirya coğrafyaları, elde edilen bulgular ışığında karşılaştırılmıştır.Bu doğrultuda Türkiye’de günümüzde de devam eden Şaman kökenli inanış ve uygulamaların tespit edilebilmesi için hem Sibirya’da Hakas topraklarında hem de Anadolu’nun çeşitli bölgelerindeki köy ve şehirlerde görüşmeler yapılmış, anket çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Bu eserin XXI. yy’dahala araştırılan ve henüz tüm yönleriyle aydınlatılamamış olan Şamanizm konusunda gerçekleştirilecek yeni çalışmalara ve bilimsel literatüre küçük de olsa bir katkı sağlamasını umuyoruz.