Yirmi Birinci Yüzyıl, "sürdürülebilir kalkınma" kavramının yerini, sürdürülebilir şiddet" kavramına bıraktığı bir yer değiştirme ile başlamıştır. Tarihin tuhaf bir oyunu gibi, bu kez de "şiddetin sürdürülebilirliği" siyasetin gündemine yerleşmiştir. Tamamen bitirilemeyen, ama kontrol edilebilen çeşitli şiddet tarzları, analitik ve pratik düzlemde şiddetin ehlileştirilmesi için çözüm modeli olarak sunulmaktadır. Çağımızın sivil ve siyasal toplumu, şiddeti sona erdirebilecek yeterliliğe sahip olmadığını defalarca göstermiştir. Bu koşullar altında, ancak şiddetin sürdürülebilirliğini dengede tutacak kısıtlı stratejilerinse başarısız olduğu ortadadır. Bu kitapta, şiddetin farklı görünümleri üzerine geliştirilen düşünsel açılımlar ve analizler ifade edilmektedir. Bu bağlamda, çağımızın neredeyse bir distopya mekânı haline gelen toplumsal şiddet kavramına ilişkin kimi yaklaşımlar, üç ayrı deneme biçiminde okuyucuya sunulmaktadır.
Yirmi Birinci Yüzyıl, "sürdürülebilir kalkınma" kavramının yerini, sürdürülebilir şiddet" kavramına bıraktığı bir yer değiştirme ile başlamıştır. Tarihin tuhaf bir oyunu gibi, bu kez de "şiddetin sürdürülebilirliği" siyasetin gündemine yerleşmiştir. Tamamen bitirilemeyen, ama kontrol edilebilen çeşitli şiddet tarzları, analitik ve pratik düzlemde şiddetin ehlileştirilmesi için çözüm modeli olarak sunulmaktadır. Çağımızın sivil ve siyasal toplumu, şiddeti sona erdirebilecek yeterliliğe sahip olmadığını defalarca göstermiştir. Bu koşullar altında, ancak şiddetin sürdürülebilirliğini dengede tutacak kısıtlı stratejilerinse başarısız olduğu ortadadır. Bu kitapta, şiddetin farklı görünümleri üzerine geliştirilen düşünsel açılımlar ve analizler ifade edilmektedir. Bu bağlamda, çağımızın neredeyse bir distopya mekânı haline gelen toplumsal şiddet kavramına ilişkin kimi yaklaşımlar, üç ayrı deneme biçiminde okuyucuya sunulmaktadır.