Sigorta ile amaçlanan meydana gelmesi muhtemel zararlı sonuçların engellenmesinden daha ziyade, bu zararlı sonuçların sigorta topluluğu üyeleri arasında dağıtılmasıdır. Bu amaca hizmet eden sigorta sözleşmeleri, karşılıklı güvene dayanan, dürüstlüğün anahtar kelime olduğu sözleşmelerdir. Sigorta sözleşmesinin her iki tarafı içinde geçerli olan dürüstlük ilkesi gereğince sigortacıya nasıl ki aydınlatma yükümlülüğü getirilmişse aynı şekilde de sigorta ettirene, beyan yükümlülüğü getirilmiştir. Böylece sözleşmenin taraflarının sahip olduğu bilginin, taraflar arasında mümkün olduğunca simetri bir şekilde dağıtılması amaçlanmıştır.
Kanunumuzda sigorta ettirenin beyan yükümlülükleri, TTK'nın 1435 ilâ 1446'ncı maddeleri arasında üç aşamalı olarak yerini almıştır. Düzenleme ile eTTK'den farklı olarak sigorta ettirene, sigorta sözleşmesi boyunca birtakım "beyan yükümlülükleri" getirilmiştir. Bu beyan yükümlülükleri, sigorta sözleşmesinin yapılması esnasında, sigorta sözleşmesinin devam ettiği aşamada ve son olarak da rizikonun meydana gelmesi aşamasında kendini göstermektedir.
Sigorta sözleşmeleri konusunda, Alman Sigorta Sözleşmesi Kanununda 2008 yılında yapılan reform niteliğindeki değişikliklerle, sigortacı ve sigorta ettiren arasında çıkabilecek birçok ihtilafın kolayca çözümünü sağlayacak maddeler kabul edilmiştir. Ancak 13.01.2011 tarihinde kabul edilen 6102 sayılı TTK'da kendisinden önce yürürlüğe giren 2008 tarihli Alman Sigorta Sözleşmesi Kanunu yerine, bir asır hizmet eden ve Almanya'nın ilga ettiği eski Alman Sigorta Sözleşmesi Kanununu mehaz almıştır. Böylece yüz yıldan fazla bir geçmişi olan mehaz kanunla, hukukî sorunların çözümü tercih edilmiştir.
Eser tüm bu konuları ayrıntılı olarak incelemektedir.
Sigorta ile amaçlanan meydana gelmesi muhtemel zararlı sonuçların engellenmesinden daha ziyade, bu zararlı sonuçların sigorta topluluğu üyeleri arasında dağıtılmasıdır. Bu amaca hizmet eden sigorta sözleşmeleri, karşılıklı güvene dayanan, dürüstlüğün anahtar kelime olduğu sözleşmelerdir. Sigorta sözleşmesinin her iki tarafı içinde geçerli olan dürüstlük ilkesi gereğince sigortacıya nasıl ki aydınlatma yükümlülüğü getirilmişse aynı şekilde de sigorta ettirene, beyan yükümlülüğü getirilmiştir. Böylece sözleşmenin taraflarının sahip olduğu bilginin, taraflar arasında mümkün olduğunca simetri bir şekilde dağıtılması amaçlanmıştır.
Kanunumuzda sigorta ettirenin beyan yükümlülükleri, TTK'nın 1435 ilâ 1446'ncı maddeleri arasında üç aşamalı olarak yerini almıştır. Düzenleme ile eTTK'den farklı olarak sigorta ettirene, sigorta sözleşmesi boyunca birtakım "beyan yükümlülükleri" getirilmiştir. Bu beyan yükümlülükleri, sigorta sözleşmesinin yapılması esnasında, sigorta sözleşmesinin devam ettiği aşamada ve son olarak da rizikonun meydana gelmesi aşamasında kendini göstermektedir.
Sigorta sözleşmeleri konusunda, Alman Sigorta Sözleşmesi Kanununda 2008 yılında yapılan reform niteliğindeki değişikliklerle, sigortacı ve sigorta ettiren arasında çıkabilecek birçok ihtilafın kolayca çözümünü sağlayacak maddeler kabul edilmiştir. Ancak 13.01.2011 tarihinde kabul edilen 6102 sayılı TTK'da kendisinden önce yürürlüğe giren 2008 tarihli Alman Sigorta Sözleşmesi Kanunu yerine, bir asır hizmet eden ve Almanya'nın ilga ettiği eski Alman Sigorta Sözleşmesi Kanununu mehaz almıştır. Böylece yüz yıldan fazla bir geçmişi olan mehaz kanunla, hukukî sorunların çözümü tercih edilmiştir.
Eser tüm bu konuları ayrıntılı olarak incelemektedir.