Sigorta sözleşmesinden (poliçesinden) kaynaklanan uyuşmazlıkların mahkeme dışında çözümlenmesi için Türkiye'de kurulan ilk kurum, sigorta tahkimdir. Yasal olarak 14.06.2007 tarihinde 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu 30. maddesiyle kurulan sigorta tahkim, 2009 yılı Ağustos ayının 12. gününde ilk başvuruyu alarak faaliyete geçmiştir. Uygulamada ağırlıklı olarak trafik sigorta poliçesinden kaynaklı olarak yapılan başvurular, her geçen gün artmıştır. 2022 yılında yapılan başvuru sayısı 501.032'dir. Böylece, 2022 yılında mahkemeler, 501.032 adet davanın iş yükünden kurtulmuş ve uyuşmazlıklar, sigorta hukuku ve sigortacılık alanında uzman olan hakemler tarafından ilam niteliğinde karar verilerek daha az masrafla, daha kısa sürede çözüme kavuşturulmuştur.
14 yıllık başarılı ve etkin bir uygulama geçmişi olan sigorta tahkim yargılamasında, her kurumun işleyişinde olabildiği üzere, bazı sorunlar bulunmaktadır. Bunlardan birisi, usûl hukukuna ilişkindir. Uygulanan usûl kurallarının çoğunluğu, Sigortacılık Kanunu 30. madde / 23. fıkranın HMK'ya yaptığı atıf nedeniyle HMK hükümlerinin kıyasen uygulanmasından oluşmaktadır. Ancak, sigorta tahkimin niteliği, mahkeme ve HMK'da düzenlenen ad hoc (iç) tahkim kurumundan farklıdır. Bu sebeple, HMK'nın birçok hükmü, sigorta tahkimin niteliğine uygun düşmediği için kıyasen uygulanmasında birçok sorun yaşanmaktadır.
Bu araştırma, sigorta tahkim yargılaması uygulamasında usul hukukuna ilişkin yaşanan tüm sorunların, - asli ve fer'i müdahale dışında – tespit edildiği ve değerlendirildiği ilk çalışmadır. Kitapta, sigorta tahkime kimlerin, hangi şartlarda başvuru yapabileceği ve sigorta tahkim yargılamasında nasıl bir işleyişin olduğu uygulamadaki sorunlarla birlikte aktarılmıştır. Çalışmada, uygulayıcıların, HMK'da kıyasen uygulanabildiği halde talep edilmediği için uygulanmayan konulara da yer verilmiştir. Dolayısıyla, kitap, hem sigorta tahkim yargılamasında uygulayıcılar için bir başucu kitabı niteliğini hem de uygulamada usûl hukukuna ilişkin sorunların tespit edilerek değerlendirilmesiyle akademik bir çalışma niteliğini birlikte barındırmaktadır.
Sigorta sözleşmesinden (poliçesinden) kaynaklanan uyuşmazlıkların mahkeme dışında çözümlenmesi için Türkiye'de kurulan ilk kurum, sigorta tahkimdir. Yasal olarak 14.06.2007 tarihinde 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu 30. maddesiyle kurulan sigorta tahkim, 2009 yılı Ağustos ayının 12. gününde ilk başvuruyu alarak faaliyete geçmiştir. Uygulamada ağırlıklı olarak trafik sigorta poliçesinden kaynaklı olarak yapılan başvurular, her geçen gün artmıştır. 2022 yılında yapılan başvuru sayısı 501.032'dir. Böylece, 2022 yılında mahkemeler, 501.032 adet davanın iş yükünden kurtulmuş ve uyuşmazlıklar, sigorta hukuku ve sigortacılık alanında uzman olan hakemler tarafından ilam niteliğinde karar verilerek daha az masrafla, daha kısa sürede çözüme kavuşturulmuştur.
14 yıllık başarılı ve etkin bir uygulama geçmişi olan sigorta tahkim yargılamasında, her kurumun işleyişinde olabildiği üzere, bazı sorunlar bulunmaktadır. Bunlardan birisi, usûl hukukuna ilişkindir. Uygulanan usûl kurallarının çoğunluğu, Sigortacılık Kanunu 30. madde / 23. fıkranın HMK'ya yaptığı atıf nedeniyle HMK hükümlerinin kıyasen uygulanmasından oluşmaktadır. Ancak, sigorta tahkimin niteliği, mahkeme ve HMK'da düzenlenen ad hoc (iç) tahkim kurumundan farklıdır. Bu sebeple, HMK'nın birçok hükmü, sigorta tahkimin niteliğine uygun düşmediği için kıyasen uygulanmasında birçok sorun yaşanmaktadır.
Bu araştırma, sigorta tahkim yargılaması uygulamasında usul hukukuna ilişkin yaşanan tüm sorunların, - asli ve fer'i müdahale dışında – tespit edildiği ve değerlendirildiği ilk çalışmadır. Kitapta, sigorta tahkime kimlerin, hangi şartlarda başvuru yapabileceği ve sigorta tahkim yargılamasında nasıl bir işleyişin olduğu uygulamadaki sorunlarla birlikte aktarılmıştır. Çalışmada, uygulayıcıların, HMK'da kıyasen uygulanabildiği halde talep edilmediği için uygulanmayan konulara da yer verilmiştir. Dolayısıyla, kitap, hem sigorta tahkim yargılamasında uygulayıcılar için bir başucu kitabı niteliğini hem de uygulamada usûl hukukuna ilişkin sorunların tespit edilerek değerlendirilmesiyle akademik bir çalışma niteliğini birlikte barındırmaktadır.