Elinizdeki kitap, Sümer, Antik Yunan, Arap ve Türk şiiri örneklerinde şiir-şehir ilişkisini ele almaktadır. Bu anlamda kadim dünyada şiirin, sadece edebi bir tür değil, aynı zamanda şehir kültüründe tekâmül eden ve toplumsal inançla doğrudan ilişkili olan mitsel ya da dinsel imgeler bütünü olduğu da ifade edilmektedir. Seçilen şiirlerin, mabet-pazar-saray üçlemesine de atıf yapması, bir mekanı şehir yapan temel unsurların neler olduğunu göstermesi bakımından önemlidir. Şiir, insan muhayyilesinden çıkan bir nazım, şehir de ilkelerini akıldan alan toplumsal bir nizam olması bakımından ‘düzen/cosmos’ gayesinde birleşir. Şehir şiirleri özellikle bu gayeyi ifade etmek için metaforik ve sembolik bir dil kullanır. Bu kitapta doğa-kültür gerilimi, bedâvet-hadaret, taşra-medine, köy-şehir, kabalık-zarafet örnekeri üzerinden anlatılır. Şiirlerde, kültürün merkezi ve taşıyıcısı olan şehir ve şehir yaşamı övülür.
Kitapta, Sümer medeniyetinde Gılgamış Destanı ile Uruk şehri, Antik Yunan’da Homeros’un İlyada, Hesiodos’un Theogonia adlı destanları ile Atina şehri, Eski Araplar için de Cahiliye şiiri ve Mekke şehri arasındaki ilişkilere dikkat çekilmiştir. Yine Arap şiirinden Şehirlerin Eleştirisi (Hecâu’l-Müdün) adlı şehir şiirlerine değinilmiştir. Ayrıca şiirin İslam medeniyetinde ve medinelerinde canlılığını devam ettirdiğini göstermek için Mesnevî’den ve Konya şehri ile ilişkisinden, Mevlîd-i Şerif’ten ve Bursa ile ilişkisinden örnekler zikredilmiştir. Türk şiirinde doğrudan şehir yaşamını ve mekânı konu alması bakımından Şehrengizler türü şiirlere yer verildi. Yine Ankaralı bir alim ve sûfî olan Hacı Bayram-ı Velî’nin Çalabım Bir Şâr Yaratmış adlı şehir şiirinden de örnek verilmiştir.
Elinizdeki kitap, Sümer, Antik Yunan, Arap ve Türk şiiri örneklerinde şiir-şehir ilişkisini ele almaktadır. Bu anlamda kadim dünyada şiirin, sadece edebi bir tür değil, aynı zamanda şehir kültüründe tekâmül eden ve toplumsal inançla doğrudan ilişkili olan mitsel ya da dinsel imgeler bütünü olduğu da ifade edilmektedir. Seçilen şiirlerin, mabet-pazar-saray üçlemesine de atıf yapması, bir mekanı şehir yapan temel unsurların neler olduğunu göstermesi bakımından önemlidir. Şiir, insan muhayyilesinden çıkan bir nazım, şehir de ilkelerini akıldan alan toplumsal bir nizam olması bakımından ‘düzen/cosmos’ gayesinde birleşir. Şehir şiirleri özellikle bu gayeyi ifade etmek için metaforik ve sembolik bir dil kullanır. Bu kitapta doğa-kültür gerilimi, bedâvet-hadaret, taşra-medine, köy-şehir, kabalık-zarafet örnekeri üzerinden anlatılır. Şiirlerde, kültürün merkezi ve taşıyıcısı olan şehir ve şehir yaşamı övülür.
Kitapta, Sümer medeniyetinde Gılgamış Destanı ile Uruk şehri, Antik Yunan’da Homeros’un İlyada, Hesiodos’un Theogonia adlı destanları ile Atina şehri, Eski Araplar için de Cahiliye şiiri ve Mekke şehri arasındaki ilişkilere dikkat çekilmiştir. Yine Arap şiirinden Şehirlerin Eleştirisi (Hecâu’l-Müdün) adlı şehir şiirlerine değinilmiştir. Ayrıca şiirin İslam medeniyetinde ve medinelerinde canlılığını devam ettirdiğini göstermek için Mesnevî’den ve Konya şehri ile ilişkisinden, Mevlîd-i Şerif’ten ve Bursa ile ilişkisinden örnekler zikredilmiştir. Türk şiirinde doğrudan şehir yaşamını ve mekânı konu alması bakımından Şehrengizler türü şiirlere yer verildi. Yine Ankaralı bir alim ve sûfî olan Hacı Bayram-ı Velî’nin Çalabım Bir Şâr Yaratmış adlı şehir şiirinden de örnek verilmiştir.