"Yaklaşık 160 şairden seçilmiş 400 dize... Genellikle beğeni toplayan dizeler… İstiridyenin içinde oluşturduğu inciler gibi ışıldayan… Belleğimizde yer eden, dilimizi her daim incelten, en yoğun yaşadığımız duygularımızı en iyi dillendiren…
Her dize bize açılan bir pencere aslında. Ya da bize aralanan bir kapı… Farklı bir bakışın ürünü her biri. Başka söyleyişlerin, değişik sunumların…
Yazar pencere, kapı ya da baca seçmeden bulduğu aralıktan dalıyor içeri. Gözü gördüğünce, kulağı duyduğunca, eli değdiğince bulgularını bize aktarıyor. Birinden ötekine karabatak gibi dala çıka… Kısa tutarak sözünü… Sıkmadan…
Nurullah Ataç’ın deyişiyle “ben’in ülkesi”nde fink atıyor. Bensel anlatımın keyfini çıkararak… Olabildiğine öznel, alabildiğine özgür… Dizelere çalım atarak, dizeler arasını es geçmeden…
Bu denemeler dizeleri açıklamak için değil de açımlamak için yazılmış gibi. Dizeler yazara neler düşündürüp neler çağrıştırdıysa… Yazarın uçuk kaçık yerlere gittiği de oluyor bu arada. Oralardan dönemediği de…"
"Yaklaşık 160 şairden seçilmiş 400 dize... Genellikle beğeni toplayan dizeler… İstiridyenin içinde oluşturduğu inciler gibi ışıldayan… Belleğimizde yer eden, dilimizi her daim incelten, en yoğun yaşadığımız duygularımızı en iyi dillendiren…
Her dize bize açılan bir pencere aslında. Ya da bize aralanan bir kapı… Farklı bir bakışın ürünü her biri. Başka söyleyişlerin, değişik sunumların…
Yazar pencere, kapı ya da baca seçmeden bulduğu aralıktan dalıyor içeri. Gözü gördüğünce, kulağı duyduğunca, eli değdiğince bulgularını bize aktarıyor. Birinden ötekine karabatak gibi dala çıka… Kısa tutarak sözünü… Sıkmadan…
Nurullah Ataç’ın deyişiyle “ben’in ülkesi”nde fink atıyor. Bensel anlatımın keyfini çıkararak… Olabildiğine öznel, alabildiğine özgür… Dizelere çalım atarak, dizeler arasını es geçmeden…
Bu denemeler dizeleri açıklamak için değil de açımlamak için yazılmış gibi. Dizeler yazara neler düşündürüp neler çağrıştırdıysa… Yazarın uçuk kaçık yerlere gittiği de oluyor bu arada. Oralardan dönemediği de…"