Ne hasta bekler sabahı, / Ne taze ölüyü mezar,
Ne de şeytan bigünahı, / Seni beklediğim kadar.
- Necip Fazıl
"Sende, ben, imkansızlığı seviyorum, / Fakat asla ümitsizliği değil..."
- Nazım Hikmet
Üstün sanatkar, sabit bir şekil ve kalıp bağlılığı içinde, her an, her mısra, her kelimede eski şekil ve kalıbını yenileyebilendir."
- Necip Fazıl
"Büyük adam odur ki sanattan politikaya kadar kendi işinde en önde yürür, dönemeçleri önde geçer, olanı kavrar, olacağı sezer ve bu kavrayışla sezişe dayanarak yaratır."
- Nazım Hikmet
Yazar bu kitabında Türkiye'de oldukça az yapılan bir şeyi yapıyor: Türk şiirini; günümüze kadar sevgi, nefret, inkar ve ötekileştirme söylemleriyle yaklaşılan Necip Fazıl ve Nazım Hikmet'i, yaşamları, iktidarla ilişkileri, polemikleri, sanatçı yönleri ve şiirlerinden yola çıkarak karşılaştırmalı olarak inceliyor. Türkçenin 20. yüzyıldaki en özgün tatlarından, şiirleriyle olduğu kadar düşünceleriyle de farklı yer edinen, güçlü simge yaratan, şiirde ard arda iki parlak çıkışı yapan, huzursuzluğun şairleri Necip Fazıl ve Nazım Hikmet'in ortak yanlarını, benzerliklerini ve farklı yönlerini ortaya koyuyor. Geçiş dönemi aydını bu iki ismin kendi mahallelerince tabulaştırılırken öteki mahalle tarafından görmezden gelinip yok sayılmalarının nedenlerini anlamaya çalışıyor.
Ne hasta bekler sabahı, / Ne taze ölüyü mezar,
Ne de şeytan bigünahı, / Seni beklediğim kadar.
- Necip Fazıl
"Sende, ben, imkansızlığı seviyorum, / Fakat asla ümitsizliği değil..."
- Nazım Hikmet
Üstün sanatkar, sabit bir şekil ve kalıp bağlılığı içinde, her an, her mısra, her kelimede eski şekil ve kalıbını yenileyebilendir."
- Necip Fazıl
"Büyük adam odur ki sanattan politikaya kadar kendi işinde en önde yürür, dönemeçleri önde geçer, olanı kavrar, olacağı sezer ve bu kavrayışla sezişe dayanarak yaratır."
- Nazım Hikmet
Yazar bu kitabında Türkiye'de oldukça az yapılan bir şeyi yapıyor: Türk şiirini; günümüze kadar sevgi, nefret, inkar ve ötekileştirme söylemleriyle yaklaşılan Necip Fazıl ve Nazım Hikmet'i, yaşamları, iktidarla ilişkileri, polemikleri, sanatçı yönleri ve şiirlerinden yola çıkarak karşılaştırmalı olarak inceliyor. Türkçenin 20. yüzyıldaki en özgün tatlarından, şiirleriyle olduğu kadar düşünceleriyle de farklı yer edinen, güçlü simge yaratan, şiirde ard arda iki parlak çıkışı yapan, huzursuzluğun şairleri Necip Fazıl ve Nazım Hikmet'in ortak yanlarını, benzerliklerini ve farklı yönlerini ortaya koyuyor. Geçiş dönemi aydını bu iki ismin kendi mahallelerince tabulaştırılırken öteki mahalle tarafından görmezden gelinip yok sayılmalarının nedenlerini anlamaya çalışıyor.