Sil Baştan Doğarım

Stok Kodu:
9786256403505
Boyut:
13x19.5
Sayfa Sayısı:
64
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2023
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Kategori:
%20 indirimli
90,00TL
72,00TL
Taksitli fiyat: 9 x 8,80TL
Temin süresi 2-5 gündür.
9786256403505
1296894
Sil Baştan Doğarım
Sil Baştan Doğarım
72.00

nur taneleri yağınca 
gökten yere doğru 
gözlerimde yaş kalmadı 
sustu ağaçlar, sustu çiçekler 
ritim tutturdu kalbim 
sade ekmek olunca azığım 
aç susuz kaldım, bir yolda 
nur taneleri yağdıkça 
gökten yere doğru 
bir ben değil 
gözlerim de sustu

Genç bir şair, radyo programcısı, dergiciliğe gönül vermiş bir yayıncı, Radyo ve Televizyon bölümünü okuyan bir öğrenci… İçten, sıcakkanlı, hoş sohbet bir genç Enes Gürbüz… 
Edebiyat ve şiir sohbetlerinin tiryakisi, taşınmak zorunda kaldığı şehirleri ilk önce Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesinden okuyup tanıyan, yaşadığı şehrin ve dünyanın meselelerine bigâne kalmayıp onları şiirine taşıyan, akıl ve duyguyu aynı anda önemseyen Enes Gürbüz’ün hayatında şiir hep ön planda olmuş. Ona göre şiir; insanı hayat ile birleştiren bir tür bildiridir. Hayatın zorluklarını ve güzelliklerini, gönlünün süzgecinden geçirip kâğıda dökme biçimidir.
Hayalleri kırık bir gencin henüz gün doğmamışken şiirlerini ağaca asmasını, derdini anlamayanlara sitem eden şehrin feryadını duymasını, kabri taşınan uluların âhını işitmesini, nur taneleri yağarken gözlerin dahi susmasını, yürürken ayaklarına sular inmesini, durgun suların sağanak sağanak içine yağmasını ve beslenen o çocuksu bakışı şiirinde seyrettirir genç şair. Papatyaları ıslatan yağmura yönelir bakışları:“-papatyayı ıslatan yağmura/ithafen yazıyorum bu çılgın şiiri/şiir dedimse, sanma öyle/ahım şahım bir şiir/alt tarafı; dünyanın en ıssız adalarında yetişen/minik bir papatyayı/ıslatan yağmura yazıyorum/ve yağmuru gökten indirene.../al papatyayı ve kokla ey insan/kokla ve koy gönlüne kokusunu/ki ıslansın, ıslansın yağmur bile.”
Hayata bakışını şiire benzetmeye çalışır şair. “Şiir gibi gidip şiir gibi gelmeye söz vermiştir.” Fakat bilir ki dikenlerle, acılarla dolu bir hayatın yolcusudur. Ve önünde nice şiir ve hayata dair duraklar vardır. Daha yolun başındadır. Yine de dağları, çınarları devrilirken görmüştür. Kalemini, kelama dönüşürken de görmüştür kelama üşürken de. Gerçekleri yansıtmayan şiirler de yazmıştır ama can evinde nakışladığı o özel bakışı besler durur mısralarında. Çünkü onlar bir çocuğun gerçekleridir. Şiirinde ince bir espriyi ve ironiyi de sezdirdiği olur. 
İnsan, ömrünün belli ya da belirsiz dönemlerinde sil baştan doğar dünyasına. Annesi göçtüğünde bir çocuğun, dünyası sil baştan değişir. Sevdiği şehri yahut şehri bildiği sevdiğini ardında bırakmak zorunda kaldığında insan, sil baştan doğar yeni güne. Yine şaire göre insan; şuuruyla şiiri, şiiri ile şuuru doğurur dizelerinde. Ve insan ölür ama yeniden bir doğuş ve diriliş bulur. 
Gençken şiirlerini kitaplaştırıp meydana çıkmak da şairimize göre deliliktir ama belli ki önemli şair ve yazarların şiir eli üzerindedir. Büyükler bilirler ki onlar da gençtiler ve genç şairler, şiirin umududur. Enes Gürbüz’e şiir seyrinde bereketli ve şiir dünyasına izler bırakacak bir yolculuk diliyorum. Her dem sil baştan doğması dileğiyle… 
Mücahit Kocabaş

nur taneleri yağınca 
gökten yere doğru 
gözlerimde yaş kalmadı 
sustu ağaçlar, sustu çiçekler 
ritim tutturdu kalbim 
sade ekmek olunca azığım 
aç susuz kaldım, bir yolda 
nur taneleri yağdıkça 
gökten yere doğru 
bir ben değil 
gözlerim de sustu

Genç bir şair, radyo programcısı, dergiciliğe gönül vermiş bir yayıncı, Radyo ve Televizyon bölümünü okuyan bir öğrenci… İçten, sıcakkanlı, hoş sohbet bir genç Enes Gürbüz… 
Edebiyat ve şiir sohbetlerinin tiryakisi, taşınmak zorunda kaldığı şehirleri ilk önce Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesinden okuyup tanıyan, yaşadığı şehrin ve dünyanın meselelerine bigâne kalmayıp onları şiirine taşıyan, akıl ve duyguyu aynı anda önemseyen Enes Gürbüz’ün hayatında şiir hep ön planda olmuş. Ona göre şiir; insanı hayat ile birleştiren bir tür bildiridir. Hayatın zorluklarını ve güzelliklerini, gönlünün süzgecinden geçirip kâğıda dökme biçimidir.
Hayalleri kırık bir gencin henüz gün doğmamışken şiirlerini ağaca asmasını, derdini anlamayanlara sitem eden şehrin feryadını duymasını, kabri taşınan uluların âhını işitmesini, nur taneleri yağarken gözlerin dahi susmasını, yürürken ayaklarına sular inmesini, durgun suların sağanak sağanak içine yağmasını ve beslenen o çocuksu bakışı şiirinde seyrettirir genç şair. Papatyaları ıslatan yağmura yönelir bakışları:“-papatyayı ıslatan yağmura/ithafen yazıyorum bu çılgın şiiri/şiir dedimse, sanma öyle/ahım şahım bir şiir/alt tarafı; dünyanın en ıssız adalarında yetişen/minik bir papatyayı/ıslatan yağmura yazıyorum/ve yağmuru gökten indirene.../al papatyayı ve kokla ey insan/kokla ve koy gönlüne kokusunu/ki ıslansın, ıslansın yağmur bile.”
Hayata bakışını şiire benzetmeye çalışır şair. “Şiir gibi gidip şiir gibi gelmeye söz vermiştir.” Fakat bilir ki dikenlerle, acılarla dolu bir hayatın yolcusudur. Ve önünde nice şiir ve hayata dair duraklar vardır. Daha yolun başındadır. Yine de dağları, çınarları devrilirken görmüştür. Kalemini, kelama dönüşürken de görmüştür kelama üşürken de. Gerçekleri yansıtmayan şiirler de yazmıştır ama can evinde nakışladığı o özel bakışı besler durur mısralarında. Çünkü onlar bir çocuğun gerçekleridir. Şiirinde ince bir espriyi ve ironiyi de sezdirdiği olur. 
İnsan, ömrünün belli ya da belirsiz dönemlerinde sil baştan doğar dünyasına. Annesi göçtüğünde bir çocuğun, dünyası sil baştan değişir. Sevdiği şehri yahut şehri bildiği sevdiğini ardında bırakmak zorunda kaldığında insan, sil baştan doğar yeni güne. Yine şaire göre insan; şuuruyla şiiri, şiiri ile şuuru doğurur dizelerinde. Ve insan ölür ama yeniden bir doğuş ve diriliş bulur. 
Gençken şiirlerini kitaplaştırıp meydana çıkmak da şairimize göre deliliktir ama belli ki önemli şair ve yazarların şiir eli üzerindedir. Büyükler bilirler ki onlar da gençtiler ve genç şairler, şiirin umududur. Enes Gürbüz’e şiir seyrinde bereketli ve şiir dünyasına izler bırakacak bir yolculuk diliyorum. Her dem sil baştan doğması dileğiyle… 
Mücahit Kocabaş

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat