Şimdi Kim Kaldı İmroz'da? Mutlular Adasından Yasak Bölgeye Gökçeada

Stok Kodu:
9786054640782
Boyut:
15x21
Sayfa Sayısı:
304
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2022-06
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
%15 indirimli
325,00TL
276,25TL
Taksitli fiyat: 9 x 33,76TL
Temin süresi 2-5 gündür.
9786054640782
1249727
Şimdi Kim Kaldı İmroz'da?
Şimdi Kim Kaldı İmroz'da? Mutlular Adasından Yasak Bölgeye Gökçeada
276.25

Ege’nin küçük ama Türkiye’nin en büyük adası İmroz/Gökçeada, resmi görevliler hariç tamamı Rum nüfusu, kendi kendine yeten tarım, süngercilik, hayvancılığı ve anakaraya uzaklığıyla bir vakitler neredeyse kapalı bir dünyadır. Ahalisi yoksulluklarına rağmen çocuklarının eğitimine büyük önem verir, coşkulu panayırlar, ayinler ve buluşmalarla belirginleşen adaya has kültür ve geleneklerine düşkündür ve yüzyıllardan beri adanın ev sahipliği yaptığı irili ufaklı yüzlerce manastırın ve yetiştirdiği nice ruhbanın gösterdiği gibi dindardır. Yaklaşık 500 sene Osmanlı idaresinde kalan ada, Lozan Antlaşması’yla yerel katılıma dayalı özel bir yönetim şekli oluşturulması hükmüyle Türkiye Cumhuriyeti’ne katılır. Ancak bu hükmün gereği hiçbir zaman yerine getirilmez ve İmroz, yeni adıyla Gökçeada, özellikle Kıbrıs meselesiyle birlikte Türk-Yunan geriliminin tam ortasına yerleşir. Artık İmroz, Azra Erhat’ın ifadesiyle “ilkçağ metinlerinde boyuna övülen ama dünyanın neresinde bulunduğu pek belli olmayan Mutlular Adası” değil, “Eritme Programı”nın devrede olduğu, açık cezaevi, devlet üretme çiftliği, yatılı öğretmen okulu ve jandarma er eğitim taburunun intikaliyle birlikte istimlakler, yerinden etmeler, tehdit, tecavüz ve cinayetler ile zorunlu iskân politikalarının meşum damgasını vurduğu bir operasyon sahası, Sevgi Soysal’ın ifadesiyle “ortası dikenli tellerle bölünüvermiş bir özgürlük”ün yaşandığı bir “yasak bölge”dir.
Gazeteci ve yazar Serdar Korucu’nun hazırladığı “Şimdi Kim Kaldı İmroz’da,” 2020 sonbaharı ile 2022 yılı başına kadar Türkiye ve Yunanistan’daki dört yerde – İmroz/Gökçeada, İstanbul, Selanik ve Atina’da; konuşulan dört dilde – Türkçe, Rumca, İngilizce, Fransızca; 1960’lardan itibaren adada yaşananların, “ahalinin gidişinin” tanığı olan 28 İmrozlu görüşmeciyle yapılan mülakatlardan oluşuyor. Bu mülakatlarla okur hem İmroz’daki ‘eski’ hayatı hem de giden ve kalan İmrozluların arada kalmışlığını tecrübe ederken, gerek devlet politikalarının ‘operasyon sahası’ndaki etkisini gerekse de dönemin basınına tahrif edilerek yansımış ve genel kamuoyunun algısını belirlemiş bazı vakaları bizzat yaşayanlarından dinleyebiliyor.
Bugün yeniden üretilmiş ‘otantik’ kimliğiyle turistik bir merkeze d.nüşen Gökçeada’nın hâlâ yaşamakta direnen geçmişini, kültürünü ve umudunu hatırlamak için… “Olan olmuş, ne olur?” denilmesin. Unutulmasın. Tarih olsun, diye.

Ege’nin küçük ama Türkiye’nin en büyük adası İmroz/Gökçeada, resmi görevliler hariç tamamı Rum nüfusu, kendi kendine yeten tarım, süngercilik, hayvancılığı ve anakaraya uzaklığıyla bir vakitler neredeyse kapalı bir dünyadır. Ahalisi yoksulluklarına rağmen çocuklarının eğitimine büyük önem verir, coşkulu panayırlar, ayinler ve buluşmalarla belirginleşen adaya has kültür ve geleneklerine düşkündür ve yüzyıllardan beri adanın ev sahipliği yaptığı irili ufaklı yüzlerce manastırın ve yetiştirdiği nice ruhbanın gösterdiği gibi dindardır. Yaklaşık 500 sene Osmanlı idaresinde kalan ada, Lozan Antlaşması’yla yerel katılıma dayalı özel bir yönetim şekli oluşturulması hükmüyle Türkiye Cumhuriyeti’ne katılır. Ancak bu hükmün gereği hiçbir zaman yerine getirilmez ve İmroz, yeni adıyla Gökçeada, özellikle Kıbrıs meselesiyle birlikte Türk-Yunan geriliminin tam ortasına yerleşir. Artık İmroz, Azra Erhat’ın ifadesiyle “ilkçağ metinlerinde boyuna övülen ama dünyanın neresinde bulunduğu pek belli olmayan Mutlular Adası” değil, “Eritme Programı”nın devrede olduğu, açık cezaevi, devlet üretme çiftliği, yatılı öğretmen okulu ve jandarma er eğitim taburunun intikaliyle birlikte istimlakler, yerinden etmeler, tehdit, tecavüz ve cinayetler ile zorunlu iskân politikalarının meşum damgasını vurduğu bir operasyon sahası, Sevgi Soysal’ın ifadesiyle “ortası dikenli tellerle bölünüvermiş bir özgürlük”ün yaşandığı bir “yasak bölge”dir.
Gazeteci ve yazar Serdar Korucu’nun hazırladığı “Şimdi Kim Kaldı İmroz’da,” 2020 sonbaharı ile 2022 yılı başına kadar Türkiye ve Yunanistan’daki dört yerde – İmroz/Gökçeada, İstanbul, Selanik ve Atina’da; konuşulan dört dilde – Türkçe, Rumca, İngilizce, Fransızca; 1960’lardan itibaren adada yaşananların, “ahalinin gidişinin” tanığı olan 28 İmrozlu görüşmeciyle yapılan mülakatlardan oluşuyor. Bu mülakatlarla okur hem İmroz’daki ‘eski’ hayatı hem de giden ve kalan İmrozluların arada kalmışlığını tecrübe ederken, gerek devlet politikalarının ‘operasyon sahası’ndaki etkisini gerekse de dönemin basınına tahrif edilerek yansımış ve genel kamuoyunun algısını belirlemiş bazı vakaları bizzat yaşayanlarından dinleyebiliyor.
Bugün yeniden üretilmiş ‘otantik’ kimliğiyle turistik bir merkeze d.nüşen Gökçeada’nın hâlâ yaşamakta direnen geçmişini, kültürünü ve umudunu hatırlamak için… “Olan olmuş, ne olur?” denilmesin. Unutulmasın. Tarih olsun, diye.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat