20. yüzyılın düşleri süsleyen profesyonel meslekleri, 21. yüzyılın ilk onlu yıllarında yerlerde sürünüyor. Mesleklerdeki değersizleşme tartıya vurulsa, eminim ilk sıra, açık ara farkla gazeteciliğin olurdu. Zira inişe geçtiği nokta, bir hayli yüksekti. Gazetecilik; belli bir diplomadan bağımsız şekilde, toplumsal tabakalaşmanın hemen her çeperine açık bir meslek olarak, her seviyedeki iktidar ilişkilerinin tüm faillerini haber konusu yapabilme olanağına sahipti. Basının gücü ve kurumsallaşması 20. yüzyılın son çeyreğinde en üst seviyeye eriştiğinde, neoliberal programın gereklerine uygun bir şekilde mülkiyet yapısı ve işin örgütlenmesindeki dönüşüm de başlamış oldu.İşte elinizdeki kitap, medyadaki dönüşüm sürecini, gazeteciyi merkeze alarak çözümlüyor; bu ayırt edici özelliği ile de medya çalışmaları alanında öncülük sıfatını başarıyla üstlenmiş bulunuyor.
Gazeteciler, bu çalışmada, neoliberal dönüşümün sonuçlarına tabi edilgen varlıklar olarak resmedilmiyorlar; aksine, toplumsal sınıf ilişkileri içindeki nesnel yerleri ve sahip oldukları mücadele kapasitesi ile kendi tarihlerinin yapıcıları olarak kavranıyorlar. Kavramsal düzlemdeki varlıkları, “Ankaralı gazeteciler” şahsında ete kemiğe bürünüyor; meşakkatli saha çalışmasının sonuçları; emek süreci, gündelik yaşam ve örgütlenme deneyimleri olarak analiz ediliyor.
Gazeteciliği; tarihsel bakımdan kapsamlı ve derinlikli, kuramsal bakımdan eleştirel ve açıklayıcı, olgusal bakımdan da zengin bir içerikle çözümleyen bu eser, hem Gazetecilik hem de Sosyal Sınıf çalışmaları için vazgeçilmez bir başvuru kaynağıdır.
- Metin Özuğurlu
20. yüzyılın düşleri süsleyen profesyonel meslekleri, 21. yüzyılın ilk onlu yıllarında yerlerde sürünüyor. Mesleklerdeki değersizleşme tartıya vurulsa, eminim ilk sıra, açık ara farkla gazeteciliğin olurdu. Zira inişe geçtiği nokta, bir hayli yüksekti. Gazetecilik; belli bir diplomadan bağımsız şekilde, toplumsal tabakalaşmanın hemen her çeperine açık bir meslek olarak, her seviyedeki iktidar ilişkilerinin tüm faillerini haber konusu yapabilme olanağına sahipti. Basının gücü ve kurumsallaşması 20. yüzyılın son çeyreğinde en üst seviyeye eriştiğinde, neoliberal programın gereklerine uygun bir şekilde mülkiyet yapısı ve işin örgütlenmesindeki dönüşüm de başlamış oldu.İşte elinizdeki kitap, medyadaki dönüşüm sürecini, gazeteciyi merkeze alarak çözümlüyor; bu ayırt edici özelliği ile de medya çalışmaları alanında öncülük sıfatını başarıyla üstlenmiş bulunuyor.
Gazeteciler, bu çalışmada, neoliberal dönüşümün sonuçlarına tabi edilgen varlıklar olarak resmedilmiyorlar; aksine, toplumsal sınıf ilişkileri içindeki nesnel yerleri ve sahip oldukları mücadele kapasitesi ile kendi tarihlerinin yapıcıları olarak kavranıyorlar. Kavramsal düzlemdeki varlıkları, “Ankaralı gazeteciler” şahsında ete kemiğe bürünüyor; meşakkatli saha çalışmasının sonuçları; emek süreci, gündelik yaşam ve örgütlenme deneyimleri olarak analiz ediliyor.
Gazeteciliği; tarihsel bakımdan kapsamlı ve derinlikli, kuramsal bakımdan eleştirel ve açıklayıcı, olgusal bakımdan da zengin bir içerikle çözümleyen bu eser, hem Gazetecilik hem de Sosyal Sınıf çalışmaları için vazgeçilmez bir başvuru kaynağıdır.
- Metin Özuğurlu