İşçi/emekçi kavramı, hâlâ öncelikle fabrikayı, atölyeyi, kısacası modern endüstriyeözgü üretim ve çalışma ilişkilerini çağrıştırıyor. Büyük sanayi üretiminin yeriniyeni teknolojilere bırakıyor olmasının, işçi sınıfını önemsizleştirdiği hatta sonaerdirdiği yanılsaması, biraz da bu çağrışımdan destek alıyor. Oysa, tek varlığıemek gücü olanların sayısı artmakta.
Kapitalizmin esnek üretim örgütlenmesinin emek “piyasasında” yol açtığı büyükayrışma, parçalanma ve çeşitlenme, global düzeyde oluşan “amele pazarını”görmeyi güçleştiriyor.
Özellikle istihdamdaki payı gitgide artan hizmet sektörü, kitlesel emek gücününçevrimine dayanıyor. Bu sektördeki birçok işte çalışanların eğitim ve formasyonitibarıyla orta sınıftan sayılması, onların işçi olduklarının “farkına varılmasını”(çoğu zaman kendilerinin de bunun farkına varmalarını) zorlaştırıyor.
Zamanımızın amele pazarı olgusunu belirleyen etken, güvencesizleşmedir.Ekonomik ve sosyal hak kaybının yanı sıra, çalışmanın insanlara sunabildiğiaidiyet ve sosyalliğin de kaybına yol açan bir süreç, güvencesizleşme.Çalışanların zamanları ve hayatları üzerindeki hâkimiyetlerini sıfırlayan bir süreç...
Ayşe Buğra'nın hazırladığı derleme, genç araştırmacılar Taylan Acar, Esin Ertürk,Özgür Burçak Gürsoy, Ebru Işıklı, Aysun Kıran ve Sevecen Tunç'un katkılarıyla,Türkiye'de emek ilişkilerinin (ve sömürüsünün) çarpıcı manzaralarını gözlerönüne seriyor. İşçi/emekçi deyince hemen akla gelmeyen işçiler: Mevsimlik tarımişçileri, sinema emekçileri, futbol emekçileri, öğretmenler, sağlık çalışanları, ofisçalışanları ve onların “işçi olma” deneyimleri...
İşçi/emekçi kavramı, hâlâ öncelikle fabrikayı, atölyeyi, kısacası modern endüstriyeözgü üretim ve çalışma ilişkilerini çağrıştırıyor. Büyük sanayi üretiminin yeriniyeni teknolojilere bırakıyor olmasının, işçi sınıfını önemsizleştirdiği hatta sonaerdirdiği yanılsaması, biraz da bu çağrışımdan destek alıyor. Oysa, tek varlığıemek gücü olanların sayısı artmakta.
Kapitalizmin esnek üretim örgütlenmesinin emek “piyasasında” yol açtığı büyükayrışma, parçalanma ve çeşitlenme, global düzeyde oluşan “amele pazarını”görmeyi güçleştiriyor.
Özellikle istihdamdaki payı gitgide artan hizmet sektörü, kitlesel emek gücününçevrimine dayanıyor. Bu sektördeki birçok işte çalışanların eğitim ve formasyonitibarıyla orta sınıftan sayılması, onların işçi olduklarının “farkına varılmasını”(çoğu zaman kendilerinin de bunun farkına varmalarını) zorlaştırıyor.
Zamanımızın amele pazarı olgusunu belirleyen etken, güvencesizleşmedir.Ekonomik ve sosyal hak kaybının yanı sıra, çalışmanın insanlara sunabildiğiaidiyet ve sosyalliğin de kaybına yol açan bir süreç, güvencesizleşme.Çalışanların zamanları ve hayatları üzerindeki hâkimiyetlerini sıfırlayan bir süreç...
Ayşe Buğra'nın hazırladığı derleme, genç araştırmacılar Taylan Acar, Esin Ertürk,Özgür Burçak Gürsoy, Ebru Işıklı, Aysun Kıran ve Sevecen Tunç'un katkılarıyla,Türkiye'de emek ilişkilerinin (ve sömürüsünün) çarpıcı manzaralarını gözlerönüne seriyor. İşçi/emekçi deyince hemen akla gelmeyen işçiler: Mevsimlik tarımişçileri, sinema emekçileri, futbol emekçileri, öğretmenler, sağlık çalışanları, ofisçalışanları ve onların “işçi olma” deneyimleri...