Özellikle içinde bulunduğumuz dönemde küreselleşme, ağ toplumuna dönüşme ve kitlesel göç hareketleriyle birlikte sınırların diğer birçok bilim dalına mensup uzmanların olduğu gibi sosyologların da ilgisini daha fazla çektiğini görebilmekteyiz. Yaklaşık 30-40 yıldır yaşanan değişimlerle birlikte sınırların yapısal özelliklerinin de değişiyor olması sosyolojinin bakışının ulus devletten ve ulus-toplumdan yerküreye doğru kaymakta olduğu görülmektedir. Bu bakımdan toplum ve sınırlar arasındaki değişen ilişkileri anlama ve analiz etme çabaları önem arz etmektedir. Günümüzde devlet, toplum, teritorya ve sınır arasındaki ilişkilerin değişmesine bağlı olarak genelde sosyal teoride özelde de çağdaş sosyolojik yaklaşımlarda sınır, sınır-ötesi, ara bölge, sınırlar-arasılık, göç, kültür ve kimlik gibi konular gündemi oluşturmaya devam etmektedir.
Özellikle içinde bulunduğumuz dönemde küreselleşme, ağ toplumuna dönüşme ve kitlesel göç hareketleriyle birlikte sınırların diğer birçok bilim dalına mensup uzmanların olduğu gibi sosyologların da ilgisini daha fazla çektiğini görebilmekteyiz. Yaklaşık 30-40 yıldır yaşanan değişimlerle birlikte sınırların yapısal özelliklerinin de değişiyor olması sosyolojinin bakışının ulus devletten ve ulus-toplumdan yerküreye doğru kaymakta olduğu görülmektedir. Bu bakımdan toplum ve sınırlar arasındaki değişen ilişkileri anlama ve analiz etme çabaları önem arz etmektedir. Günümüzde devlet, toplum, teritorya ve sınır arasındaki ilişkilerin değişmesine bağlı olarak genelde sosyal teoride özelde de çağdaş sosyolojik yaklaşımlarda sınır, sınır-ötesi, ara bölge, sınırlar-arasılık, göç, kültür ve kimlik gibi konular gündemi oluşturmaya devam etmektedir.