Laura Maria Agustin, kendisine geleneksel yolların dışında aykırı bir yol aradığı bu kitapta ampirik olanın çeşitliliğini kavramsal olanın radikalliği ile bir arada tutmayı başarmış gibi görünüyor. Sınırlarda Seks bir yandan göçmen seks işçileri ile yapılan bire bir görüşmeleri, saha çalışmalarını, anket vs. gibi ampirik veri toplama yöntemlerini kullansa da radikal bir kavramsallaştırma öğesi tam da bu verileri değerlendirirken gün yüzüne çıkıyor: Zira Agustin ne bu verileri baştan yerleştiği konforlu bir feminist teorik çerçeve doğrultusunda ele alıyor ne de sadece ilgilendiği öznelerin söylemlerinin “tarafsız” bir aktarıcısı olma naifliğine düşüyor. Aksine halihazırda saptanmamış teorik bir konumu, kalıplaşmış feminizme yöneltilen içkin bir eleştiriyi, cesaretle serimleyerek gündelik olanı anlamlandırmak için kullanma cüretini gösteriyor. Tam da bu nedenlerle akedemik olduğu kadar, kurumsallaşmanın yansızlığından uzak olan bu kitap eleştirinin gerçek anlamına ışık tutmak için güçlü bir zemin sunuyor.
Seks endüstrisinde çalışan göçmenlerin büyük ölçüde rasyonel seçimler yaptığını ortaya seren Austin, bu güçlü çalışmada “kurtarma endüstrisi” mitinin hâkim sınıfın iktidarını nasıl pekiştirdiğini vurgulayarak oldukça sade fakat ahlaki bakımdan yıkıcı bir soruyu gündeme getiriyor: Seks işçiliğini diğer herhangi bir işten farklı kılan nedir?
Laura Maria Agustin, kendisine geleneksel yolların dışında aykırı bir yol aradığı bu kitapta ampirik olanın çeşitliliğini kavramsal olanın radikalliği ile bir arada tutmayı başarmış gibi görünüyor. Sınırlarda Seks bir yandan göçmen seks işçileri ile yapılan bire bir görüşmeleri, saha çalışmalarını, anket vs. gibi ampirik veri toplama yöntemlerini kullansa da radikal bir kavramsallaştırma öğesi tam da bu verileri değerlendirirken gün yüzüne çıkıyor: Zira Agustin ne bu verileri baştan yerleştiği konforlu bir feminist teorik çerçeve doğrultusunda ele alıyor ne de sadece ilgilendiği öznelerin söylemlerinin “tarafsız” bir aktarıcısı olma naifliğine düşüyor. Aksine halihazırda saptanmamış teorik bir konumu, kalıplaşmış feminizme yöneltilen içkin bir eleştiriyi, cesaretle serimleyerek gündelik olanı anlamlandırmak için kullanma cüretini gösteriyor. Tam da bu nedenlerle akedemik olduğu kadar, kurumsallaşmanın yansızlığından uzak olan bu kitap eleştirinin gerçek anlamına ışık tutmak için güçlü bir zemin sunuyor.
Seks endüstrisinde çalışan göçmenlerin büyük ölçüde rasyonel seçimler yaptığını ortaya seren Austin, bu güçlü çalışmada “kurtarma endüstrisi” mitinin hâkim sınıfın iktidarını nasıl pekiştirdiğini vurgulayarak oldukça sade fakat ahlaki bakımdan yıkıcı bir soruyu gündeme getiriyor: Seks işçiliğini diğer herhangi bir işten farklı kılan nedir?