Kızılderili, gerçek Amerikalıydı. Kızılderili ırkı neredeyse tamamen yok oldu, ancak asla unutulmayacak. Ülkeleri için verdikleri savaşın tarihi kanla yazılmıştır ve bu, zamanın asla yıpratamayacağı bir gerçektir. Tanrıları güneş, tapınakları dünyaydı. Tek kitapları ise doğaydı ve tüm sayfaları ezbere bilirlerdi.
- Charles M. Russell
Öğle vaktinden hemen sonra süvari alayı, Yarlı Diz Savaşı'nın yapıldığı alana vardı. Herkes sessizlik içinde alana bakıyordu. Şef Koca Ayak'ın yandaşlarının hilal şeklinde kurulmuş 100 çadırının hepsi yerle bir olmuştu. Çadır bezi parçaları, çadır direkleri, parçalanmış yük arabaları, yamru yumru olmuş tencereler, tavalar ve diğer malzemeler etrafa dağılmıştı. Kamp alanının bir ucundan diğer ucuna kadar altlarında savaşın kurbanlarının parçalanmış bedenlerinin bulunduğu karla kaplı tümsekler vardı.Safkan bir Santee Sioux olan Doktor Eastman'ın yanındaki Kızılderililer ıstırap dolu çığlıklar atmaya başladılar. Erkeklerin haykırışları kadınların durmak bilmeyen incelemelerine karışıyordu. Bazıları ölüm şarkıları ve ağıtlar söylüyorlardı. "Kızılderili dostlarımın böylesine yoğun ve yaslı bir anında kendimi kaybetmemek için sinirlerime çok zor hakim oldum," demişti doktor.
Kızılderili, gerçek Amerikalıydı. Kızılderili ırkı neredeyse tamamen yok oldu, ancak asla unutulmayacak. Ülkeleri için verdikleri savaşın tarihi kanla yazılmıştır ve bu, zamanın asla yıpratamayacağı bir gerçektir. Tanrıları güneş, tapınakları dünyaydı. Tek kitapları ise doğaydı ve tüm sayfaları ezbere bilirlerdi.
- Charles M. Russell
Öğle vaktinden hemen sonra süvari alayı, Yarlı Diz Savaşı'nın yapıldığı alana vardı. Herkes sessizlik içinde alana bakıyordu. Şef Koca Ayak'ın yandaşlarının hilal şeklinde kurulmuş 100 çadırının hepsi yerle bir olmuştu. Çadır bezi parçaları, çadır direkleri, parçalanmış yük arabaları, yamru yumru olmuş tencereler, tavalar ve diğer malzemeler etrafa dağılmıştı. Kamp alanının bir ucundan diğer ucuna kadar altlarında savaşın kurbanlarının parçalanmış bedenlerinin bulunduğu karla kaplı tümsekler vardı.Safkan bir Santee Sioux olan Doktor Eastman'ın yanındaki Kızılderililer ıstırap dolu çığlıklar atmaya başladılar. Erkeklerin haykırışları kadınların durmak bilmeyen incelemelerine karışıyordu. Bazıları ölüm şarkıları ve ağıtlar söylüyorlardı. "Kızılderili dostlarımın böylesine yoğun ve yaslı bir anında kendimi kaybetmemek için sinirlerime çok zor hakim oldum," demişti doktor.