“Her gerçeğin sonu hayal değil midir?”
Tanzimat'tan beri Osmanlı toplumunun bir türlü uyum sağlayamadığı Batılılaşma karşısında ortaya çıkan Şık tipler, Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın kaleminde oldukça canlıdır. Hüseyin Rahmi, Ahmet Mithat'tan aldığı roman geleneğini bir anlamda devam ettirir.
Şıpsevdi'de olayların merkezinde olan şık tip Meftun'dur. Paris'te tamamlamadığı tahsilini, tam olarak özümseyemediği Batı kültürünü ve çaktırmamaya çalıştığı cahilliğini kendince göğsünde bir madalya gibi taşır ve etrafındakileri de bütün bunlardan dolayı küçümseyen Meftun'un aslında bir anlamda acıklı hikâyesidir içine düştüğü gülünç durumlar.
Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın 1901'de yazdığı ama sansür sebebiyle 1908 yılında yayımlanabilen Şıpsevdi, yazarın diğer romanlarında da sıkça gördüğümüz alafragalık-züppelik ekseninde ilerlerken, okuyucuya da “Meftun gibi olma” mesajını verir.
“Her gerçeğin sonu hayal değil midir?”
Tanzimat'tan beri Osmanlı toplumunun bir türlü uyum sağlayamadığı Batılılaşma karşısında ortaya çıkan Şık tipler, Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın kaleminde oldukça canlıdır. Hüseyin Rahmi, Ahmet Mithat'tan aldığı roman geleneğini bir anlamda devam ettirir.
Şıpsevdi'de olayların merkezinde olan şık tip Meftun'dur. Paris'te tamamlamadığı tahsilini, tam olarak özümseyemediği Batı kültürünü ve çaktırmamaya çalıştığı cahilliğini kendince göğsünde bir madalya gibi taşır ve etrafındakileri de bütün bunlardan dolayı küçümseyen Meftun'un aslında bir anlamda acıklı hikâyesidir içine düştüğü gülünç durumlar.
Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın 1901'de yazdığı ama sansür sebebiyle 1908 yılında yayımlanabilen Şıpsevdi, yazarın diğer romanlarında da sıkça gördüğümüz alafragalık-züppelik ekseninde ilerlerken, okuyucuya da “Meftun gibi olma” mesajını verir.