Siyasal ikna olgusunun farklı bir perspektifle ele alındığı bu eserde, “Toplumsal grupların denk ve simetrik form kazanması sonucunu doğuran bir meta retorik olabilir mi?” sorusuna odaklanılıyor. Siyasal ikna olgusu merkezinde liderlik ve retorik başlıkları iletişim, halkla ilişkiler, sosyoloji, psikoloji, dil felsefesi, siyaset bilimi ve matematik alanlarına özgü kavramlara atıfla disiplinlerarası bir anlayışla irdeleniyor. Seçmen, siyasal mesaj, liderlik ve retorik gibi konulara ilişkin birçok yeni kavramsallaştırma ve sınıflandırmanın önerildiği eserde, bu
kavram ve sınıflandırmalar aracılığıyla Türk toplum yapısı içinde çevre-merkez karşıtlığına/çatışmasına ve elitlerin değişimine siyasal iletişim temelinde yeni bir açıklama sunuluyor.
Eserde geliştirilen bir model aracılığıyla lider retoriğinin, merkez ile çevre arasında diyalog ve müzakere zemini oluşması sürecinde bir dengelenim sağlayıp sağlayamayacağı sorgulanıyor. Siyaset, ikna, liderlik ve retorik konularının kesişim düzleminde sosyal çatışma, siyasal motivasyon, homeostasis, denge, simetri
kavramlarıyla ortaya koyulan modelde, liderin siyasal söylemi ile somutlaşan bir tür zımni meta retorik ve onun bileşenleri ele alınıyor. Bu yeni retorik model kurgusal olarak ethos, pathos ve logosun çevresel-merkezi rotalarıyla birlikte ilişki, ilgi, iş, itibar, izomorfi ve içselleştirme şeklinde altı performans alanından oluşuyor.
Yazar, liderlik ve retoriğin, merkezde konumlanmış olan simetrik toplumsal grup/gruplara karşı, çevrede konumlanmış asimetrik gruplardan teşekkül eden bir blok/koalisyon oluşturmaya odaklandığını ve bunun bir tür soyut vaat olarak seçmene sunulduğunu ileri sürüyor. Lider retoriğinin sembolik, kimliklendirici ve ritüel içeren niteliklerinin, bu koalisyonu oluşturan unsurların sıkı bağlarla bir aradalığını sağlamaya çalışarak yapıya grup formu kazandırmayı amaçlandığını belirtiyor.Akademik bir dille yazılmış olmasına rağmen bu kitap, okur kitlesi olarak sadece siyasal iletişim profesyonelleri, siyasetle ilgilenenler ile iletişim ve sosyoloji alanında lisans/lisansüstü eğitim alan öğrencilere seslenmiyor. Güncel olana ilişkin verdiği örnekler ve konuları ele alış şekliyle aynı zamanda iletişim, liderlik, ikna ve retorik konularına merak duyan tüm okurlar için de son derece ilgi çekici ve doyurucu bir içerik vaat ediyor. Yazar ileri sürdüğü retorik yaklaşım ile siyasetin doğasına yeni bir bakış açısı sunuyor.
Siyasal ikna olgusunun farklı bir perspektifle ele alındığı bu eserde, “Toplumsal grupların denk ve simetrik form kazanması sonucunu doğuran bir meta retorik olabilir mi?” sorusuna odaklanılıyor. Siyasal ikna olgusu merkezinde liderlik ve retorik başlıkları iletişim, halkla ilişkiler, sosyoloji, psikoloji, dil felsefesi, siyaset bilimi ve matematik alanlarına özgü kavramlara atıfla disiplinlerarası bir anlayışla irdeleniyor. Seçmen, siyasal mesaj, liderlik ve retorik gibi konulara ilişkin birçok yeni kavramsallaştırma ve sınıflandırmanın önerildiği eserde, bu
kavram ve sınıflandırmalar aracılığıyla Türk toplum yapısı içinde çevre-merkez karşıtlığına/çatışmasına ve elitlerin değişimine siyasal iletişim temelinde yeni bir açıklama sunuluyor.
Eserde geliştirilen bir model aracılığıyla lider retoriğinin, merkez ile çevre arasında diyalog ve müzakere zemini oluşması sürecinde bir dengelenim sağlayıp sağlayamayacağı sorgulanıyor. Siyaset, ikna, liderlik ve retorik konularının kesişim düzleminde sosyal çatışma, siyasal motivasyon, homeostasis, denge, simetri
kavramlarıyla ortaya koyulan modelde, liderin siyasal söylemi ile somutlaşan bir tür zımni meta retorik ve onun bileşenleri ele alınıyor. Bu yeni retorik model kurgusal olarak ethos, pathos ve logosun çevresel-merkezi rotalarıyla birlikte ilişki, ilgi, iş, itibar, izomorfi ve içselleştirme şeklinde altı performans alanından oluşuyor.
Yazar, liderlik ve retoriğin, merkezde konumlanmış olan simetrik toplumsal grup/gruplara karşı, çevrede konumlanmış asimetrik gruplardan teşekkül eden bir blok/koalisyon oluşturmaya odaklandığını ve bunun bir tür soyut vaat olarak seçmene sunulduğunu ileri sürüyor. Lider retoriğinin sembolik, kimliklendirici ve ritüel içeren niteliklerinin, bu koalisyonu oluşturan unsurların sıkı bağlarla bir aradalığını sağlamaya çalışarak yapıya grup formu kazandırmayı amaçlandığını belirtiyor.Akademik bir dille yazılmış olmasına rağmen bu kitap, okur kitlesi olarak sadece siyasal iletişim profesyonelleri, siyasetle ilgilenenler ile iletişim ve sosyoloji alanında lisans/lisansüstü eğitim alan öğrencilere seslenmiyor. Güncel olana ilişkin verdiği örnekler ve konuları ele alış şekliyle aynı zamanda iletişim, liderlik, ikna ve retorik konularına merak duyan tüm okurlar için de son derece ilgi çekici ve doyurucu bir içerik vaat ediyor. Yazar ileri sürdüğü retorik yaklaşım ile siyasetin doğasına yeni bir bakış açısı sunuyor.