Karl Ludwig von Haller, Wartburg Festivali sırasında yakılan bu eserinde hem monarşinin hem de İsviçre şehir devletleri gibi modern öncesi cumhuriyetlerin son derece sistematik bir savunusuna ve toplumsal sözleşme, kamu hukuku ve devlet egemenliği gibi modern siyasi fikirlerin tutarlı bir reddine girişiyor. Grotius, Locke, Montesquieu, Rousseau, Kant vd. teker teker ele alarak klasik siyaset teorisine ciddi darbeler indiriyor.
Haller’in temel tezi, insanlar arasındaki doğa durumunun bir kanun ya da toplum sözleşmesiyle belirlenmediği, her zaman belli olduğu ve tüm siyasi ilişkileri doğrudan belirlediğidir. Ona göre “egemen”in yönetiminin kuralları Tanrı tarafından tayin edilmiştir, her hükümdar Tanrı'nın temsilcisidir ve Tanrı'nın lütfuyla yönetir. Ancak hükümdarın hakkı mutlak değildir; bir ölümlü olarak, tebaasını desteklemek ve korumak için Tanrı'nın yasasına bağlıdır ve ilahî ahlakı ve hukukun üstünlüğünü ihlal etme hakkına sahip değildir. Ayrıca Haller'e göre, Tanrı'nın yasalarını ihlal eden her yöneticiye karşı insanların direnme hakkı da vardır.
İlk cildin yayınlanmasıyla birlikte siyaset bilimiyle ilgilenenleri tam anlamıyla iki hizbe ayırmıştır Haller. Bir taraf, insan haklarına ve onuruna ihanet eden bir hain olarak ondan nefret ediyor ve onu aşağılıyorken diğer taraf ise umutsuz bir hayalin kurtarıcısı olarak kendisini yüceltiyor.
Yayınlandıktan tam 206 yıl sonra Türkçeye ilk defa çevrilen, Aydınlanma karşıtı zihniyetin temel metinlerinden biri olarak gösterilen Siyaset Bilimlerinin Restorasyonu’nda Haller fikirlerinin bağımsızlığı ile gücünü ve zengin bilgi birikimini gözler önüne seriyor.
Karl Ludwig von Haller, Wartburg Festivali sırasında yakılan bu eserinde hem monarşinin hem de İsviçre şehir devletleri gibi modern öncesi cumhuriyetlerin son derece sistematik bir savunusuna ve toplumsal sözleşme, kamu hukuku ve devlet egemenliği gibi modern siyasi fikirlerin tutarlı bir reddine girişiyor. Grotius, Locke, Montesquieu, Rousseau, Kant vd. teker teker ele alarak klasik siyaset teorisine ciddi darbeler indiriyor.
Haller’in temel tezi, insanlar arasındaki doğa durumunun bir kanun ya da toplum sözleşmesiyle belirlenmediği, her zaman belli olduğu ve tüm siyasi ilişkileri doğrudan belirlediğidir. Ona göre “egemen”in yönetiminin kuralları Tanrı tarafından tayin edilmiştir, her hükümdar Tanrı'nın temsilcisidir ve Tanrı'nın lütfuyla yönetir. Ancak hükümdarın hakkı mutlak değildir; bir ölümlü olarak, tebaasını desteklemek ve korumak için Tanrı'nın yasasına bağlıdır ve ilahî ahlakı ve hukukun üstünlüğünü ihlal etme hakkına sahip değildir. Ayrıca Haller'e göre, Tanrı'nın yasalarını ihlal eden her yöneticiye karşı insanların direnme hakkı da vardır.
İlk cildin yayınlanmasıyla birlikte siyaset bilimiyle ilgilenenleri tam anlamıyla iki hizbe ayırmıştır Haller. Bir taraf, insan haklarına ve onuruna ihanet eden bir hain olarak ondan nefret ediyor ve onu aşağılıyorken diğer taraf ise umutsuz bir hayalin kurtarıcısı olarak kendisini yüceltiyor.
Yayınlandıktan tam 206 yıl sonra Türkçeye ilk defa çevrilen, Aydınlanma karşıtı zihniyetin temel metinlerinden biri olarak gösterilen Siyaset Bilimlerinin Restorasyonu’nda Haller fikirlerinin bağımsızlığı ile gücünü ve zengin bilgi birikimini gözler önüne seriyor.