"Şayet İtalyanların "Mare Nostrum"u Akdeniz ise, bizimkinin de Karadeniz olması gerektir. Mamafih,memleketimizin kuzeyini bir uçtan diğerine kaplayan bu koskoca su kütlesiyle ve ona kıyıdaş devletlerle ilişkilerimiz ihmal edilmişlik öyküleriyle doludur. Bilhassa Soğuk Savaş Türkiye'nin Karadeniz'le alaka düzeyini "hamsi"ye indirgemiştir. Burçin Canar'ın son derece titiz biçimde incelediği 20 yıllık dönem, bir yandan Karadeniz'in uluslararası siyasetteki öneminin artmaya başladığı, diğer yandan da Karadeniz havzası ülkeleri arasındaki ilişkilerin yoğunluk kazandığı bir zaman dilimi olması bakımından dikkate şayandır. Bölge ülkeleri Karadeniz'e "hepimizin denizi" olarak yaklaştıklarında, bölgesel işbirliği, istikrar, huzur ve barış iklimi de tesis edilecektir. Elbette, bölge dışı küresel güç merkezleri çomak sokmadığı müddetçe."
- Prof. Dr. Çağrı Erhan
"Şayet İtalyanların "Mare Nostrum"u Akdeniz ise, bizimkinin de Karadeniz olması gerektir. Mamafih,memleketimizin kuzeyini bir uçtan diğerine kaplayan bu koskoca su kütlesiyle ve ona kıyıdaş devletlerle ilişkilerimiz ihmal edilmişlik öyküleriyle doludur. Bilhassa Soğuk Savaş Türkiye'nin Karadeniz'le alaka düzeyini "hamsi"ye indirgemiştir. Burçin Canar'ın son derece titiz biçimde incelediği 20 yıllık dönem, bir yandan Karadeniz'in uluslararası siyasetteki öneminin artmaya başladığı, diğer yandan da Karadeniz havzası ülkeleri arasındaki ilişkilerin yoğunluk kazandığı bir zaman dilimi olması bakımından dikkate şayandır. Bölge ülkeleri Karadeniz'e "hepimizin denizi" olarak yaklaştıklarında, bölgesel işbirliği, istikrar, huzur ve barış iklimi de tesis edilecektir. Elbette, bölge dışı küresel güç merkezleri çomak sokmadığı müddetçe."
- Prof. Dr. Çağrı Erhan