Güney ve Kuzey Kore arasındaki sınırda yer alan, kışın pek de bir cazibesi olmayan, soğuğun her şeyi yavaşlattığı liman kenti Sokço’ya Normandiyalı bir yabancı ayak basar. Köhne bir pansiyona yerleşir ve orada genç bir kadınla tanışır. Genç kadın Seul’daki eğitimini tamamlayıp memleketi Sokço’ya dönmüş, sonra da bu pansiyonda çalışmaya başlamıştır. Böylelikle, parçalanmış kimliklerin, siyasetin güdümlediği kafa karışıklıklarının ve toplumca dayatılan güzellik standartlarının yol açtığı huzursuzlukların ortasında, farklı kültürlere sahip bu iki insan arasında risklerle dolu güçlü bir ilişki gelişir.
İlk romanı Sokço’da Kış’la 2016’da Robert Walser, 2021’de ise çeviri eser dalında Amerikan Ulusal Kitap Ödülü’nü kazanarak edebiyat dünyasına kayda değer bir giriş yapan Dusapin, hikâyesini klişelere başvurmaksızın, zeki olduğu kadar bağımsız bir kadının gözünden anlatıyor.
“İncelikli ve şiirsel bir ilk roman.”
Le Monde
“Marguerite Duras’tan beri böyle bir sesle karşılaşmadım.
Muhteşem.”
ELLE
Güney ve Kuzey Kore arasındaki sınırda yer alan, kışın pek de bir cazibesi olmayan, soğuğun her şeyi yavaşlattığı liman kenti Sokço’ya Normandiyalı bir yabancı ayak basar. Köhne bir pansiyona yerleşir ve orada genç bir kadınla tanışır. Genç kadın Seul’daki eğitimini tamamlayıp memleketi Sokço’ya dönmüş, sonra da bu pansiyonda çalışmaya başlamıştır. Böylelikle, parçalanmış kimliklerin, siyasetin güdümlediği kafa karışıklıklarının ve toplumca dayatılan güzellik standartlarının yol açtığı huzursuzlukların ortasında, farklı kültürlere sahip bu iki insan arasında risklerle dolu güçlü bir ilişki gelişir.
İlk romanı Sokço’da Kış’la 2016’da Robert Walser, 2021’de ise çeviri eser dalında Amerikan Ulusal Kitap Ödülü’nü kazanarak edebiyat dünyasına kayda değer bir giriş yapan Dusapin, hikâyesini klişelere başvurmaksızın, zeki olduğu kadar bağımsız bir kadının gözünden anlatıyor.
“İncelikli ve şiirsel bir ilk roman.”
Le Monde
“Marguerite Duras’tan beri böyle bir sesle karşılaşmadım.
Muhteşem.”
ELLE