Düşünüp karar vereceksiniz; Sokrates’in “Benim daimonum!” dediği şey ilahî kaynaklı bir ses midir, şeytani kaynaklı bir ses mi? “İlahî kaynaklıdır!” diyenler ve onu gerçek iman kutbuna yakın gösterenler, bu daimonun mesela Sokrates’e neden erkeklerle cinsel ilişkiye girmemesi gerektiğini söylemediğini de izah etmelidir! Ya da Keçi ayaklı Tanrı Pan’a, yılan asalı Tanrı Asklepios’a, eli altın lirli kehanet Tanrısı yakışıklı Apollon’a neden inanmaması gerektiğini de! Nietzsche, Sokrates’teki bu hallere “akustik halüsinasyonlar” diyor ve kendi işine geldiği gibi kullanıyor… Ama bazı Müslümanlar, kılçıkları ayıklanan bir balık gibi tersinden bir filtreleme yaparak Sokrates’in aynı hallerine “tanrısal sesle istikametlendirilmek” nevinden müspet bir yafta vuruyor! Bu tavır, Sokrates’i Hz. İsa’nın kardeşi gibi gören Hristiyanların tavrına eşdeğer bir tavırdır. Nasıl olsa Yeni Ahit (İncil) eşcinselliği net olarak lanetlemez, ya da eğilir bükülür cinsinden şeyler söyler, Eski Ahit’se (Tevrat), neredeyse teşvik eder! Papazlar arasındaki eşcinsellik enflasyonunun söze getirilemeyen bir izahı da bu olsa gerek… Oysa insan fıtratının hakikatini ortaya koyan Kuran bu konuda nettir… Mesela bir Müslüman, Kuran’a ve Hadis’e dayanarak şöyle diyebilir:
“İnsanî hakikati bağırsak yoluna düşürenlere lanet olsun!”
Şu cümleyi de, Sokrates’in eşcinselliğine ve inanmadığı söylense de Yunan tanrılarına bal gibi inanıyor olmasına dayanarak kurabilir: “Sokrates’in daimonu bir melek değildi!”
Tescilli eşcinsel ve aleni putperest Sokrates, bizim neyimiz olur? Sualimiz; mutlak ahlâk ve tevhit davasına mümessil olarak bütün Müslümanlara… Sokrates’te, düşmanın fikrî ve fiili yekûnunun protoplazmasını gören üçüncü bin yılın fikir ve fiil asili Müslümanlarına selam olsun… Sokrates’in, fikir sularımızda gezinen “kuğu kostümlü timsah” vasfını gören ve gaflet seyirliğinden vazgeçip, fikir zıpkınlı çözümlere girişen herkese selam olsun… Batı’yı, fikirde ve fiilde yeneceğimiz yeni devrin eşiklerine ve o eşikten geçenlere selam olsun…
Düşünüp karar vereceksiniz; Sokrates’in “Benim daimonum!” dediği şey ilahî kaynaklı bir ses midir, şeytani kaynaklı bir ses mi? “İlahî kaynaklıdır!” diyenler ve onu gerçek iman kutbuna yakın gösterenler, bu daimonun mesela Sokrates’e neden erkeklerle cinsel ilişkiye girmemesi gerektiğini söylemediğini de izah etmelidir! Ya da Keçi ayaklı Tanrı Pan’a, yılan asalı Tanrı Asklepios’a, eli altın lirli kehanet Tanrısı yakışıklı Apollon’a neden inanmaması gerektiğini de! Nietzsche, Sokrates’teki bu hallere “akustik halüsinasyonlar” diyor ve kendi işine geldiği gibi kullanıyor… Ama bazı Müslümanlar, kılçıkları ayıklanan bir balık gibi tersinden bir filtreleme yaparak Sokrates’in aynı hallerine “tanrısal sesle istikametlendirilmek” nevinden müspet bir yafta vuruyor! Bu tavır, Sokrates’i Hz. İsa’nın kardeşi gibi gören Hristiyanların tavrına eşdeğer bir tavırdır. Nasıl olsa Yeni Ahit (İncil) eşcinselliği net olarak lanetlemez, ya da eğilir bükülür cinsinden şeyler söyler, Eski Ahit’se (Tevrat), neredeyse teşvik eder! Papazlar arasındaki eşcinsellik enflasyonunun söze getirilemeyen bir izahı da bu olsa gerek… Oysa insan fıtratının hakikatini ortaya koyan Kuran bu konuda nettir… Mesela bir Müslüman, Kuran’a ve Hadis’e dayanarak şöyle diyebilir:
“İnsanî hakikati bağırsak yoluna düşürenlere lanet olsun!”
Şu cümleyi de, Sokrates’in eşcinselliğine ve inanmadığı söylense de Yunan tanrılarına bal gibi inanıyor olmasına dayanarak kurabilir: “Sokrates’in daimonu bir melek değildi!”
Tescilli eşcinsel ve aleni putperest Sokrates, bizim neyimiz olur? Sualimiz; mutlak ahlâk ve tevhit davasına mümessil olarak bütün Müslümanlara… Sokrates’te, düşmanın fikrî ve fiili yekûnunun protoplazmasını gören üçüncü bin yılın fikir ve fiil asili Müslümanlarına selam olsun… Sokrates’in, fikir sularımızda gezinen “kuğu kostümlü timsah” vasfını gören ve gaflet seyirliğinden vazgeçip, fikir zıpkınlı çözümlere girişen herkese selam olsun… Batı’yı, fikirde ve fiilde yeneceğimiz yeni devrin eşiklerine ve o eşikten geçenlere selam olsun…